Türkiye'nin en büyük sermayesi, gençlerimizdir. Ancak son yıllarda giderek artan ahlaki yozlaşma, bu değerli sermayemizi tehlikeye atıyor. Gün geçmiyor ki bir genç intihar haberiyle ya da hayatını karartan yanlış bir tercihle gündeme gelmesin. Bu durum, toplum olarak hepimizin sorumluluk alması gereken bir kriz haline gelmiştir.

Gençler, bir toplumun geleceğini inşa eden en önemli unsurlardır. Ancak Türkiye'de, gençlerimiz ahlaki ve manevi anlamda büyük bir çöküşün eşiğinde. Kötü alışkanlıklar, şiddet, manevi boşluk ve dijital dünyada kaybolmuşluk hissi, gençlerimizi hızla bir yok oluşa sürüklüyor.

Bu noktada devletin birinci vazifesi, gençlerin geleceğini koruma altına almak olmalıdır. Eğitim sisteminden sosyal politikalara, kültürel faaliyetlerden ekonomik fırsatlara kadar her alanda gençlere yönelik kapsamlı bir strateji geliştirilmelidir. Ancak bu yeterli değildir. Ailelere, sivil toplum kuruluşlarına ve bireylere de büyük görevler düşüyor.

Gençlerimizi ahlaki değerlerle donatmak, onları kötü alışkanlıklardan uzak tutmak ve onlara umut aşılamak, sadece bir devlet politikası değil, bir millet meselesidir. Çünkü geleceğimizin teminatı olan gençlerimizin ahlaki ve manevi anlamda güçlenmediği bir toplumun geleceği karanlık olur.

Şimdi harekete geçme zamanı. Gençlerimizin yaşamlarını, hayallerini ve değerlerini koruyarak daha güçlü bir Türkiye için hep birlikte mücadele etmeliyiz. Onlara kulak verelim, sorunlarını anlayalım ve çözüm üretelim. Unutmayalım ki gençlerin kurtuluşu, Türkiye’nin kurtuluşudur.