“Her Türk on kişiye bedeldir” dediler. “Hayır” dedi Mustafa Kemâl Atatürk, “Her Türk bir dünyaya bedeldir!” dedi Mustafa Kemal Atatürk ..

Atatürk’üm “sen haddini bilen Türk milletine ve esir milletlere yol gösteren ileri görüşlü adamsın.” Gerçekleşmesine olanak olmayan emellerin sahibi değilsin. Senin vatan ve millet anlayışında hayal ve maceraya yer yoktu. Milliyet ve vatan meselelerinde çok iyi düşünürdün; her dönemde ve şartta nelerin yapılabileceği, nelerin yapılamayacağını iyice değerlendirirdin.

Atatürk’üm, Türkiye dışında yaşayan Türklerin kültür sorunlarıyla ilgilenirdin. “ Büyük Türk Tarihine, Türk dilinin kaynaklarına, zengin lehçelerine eski Türk eserlerine önem verirdin” en uzaktaki Türklerin dil ve kültürlerini bile ihmal etmezdin. “Milliyet davasını şuursuz ve ölçüsüz bir dava şeklinde düşünmez ve savunulmazdın.

Atatürk’üm, uzak coğrafyalardaki Türk dünyasıyla münasebetin kurulmasını, köklerimize inmemizi, dil, tarih ve kültürel bakımdan esaret altındaki Türklerle yakınlaşmamız gerektiği görüşüyle yaşadın. Türk milletinin bulundukları coğrafyalarda huzurlu bir hayat sürmelerini ve Misakı milli sınırlar da yaşayan milletinle bağlarını koparmaması için çalıştın.

Atatürk’üm, ''Hak ve hukuka'' bağlı kalarak, her sorunu barışçı yollarla çözmeye çalışan, kültürde milli, medeniyette batılı, mazlum milletlere örnek olan, vatan ve millet sevgisiyle şehit olanların kanıyla, canıyla kurduğu tam bağımsız, modern bir devlet kurdun.  ''Yurtta sulh, cihanda sulh' ' ile devam eden ilkelerin vefatından 86 yıl sonra bugün dünya seni arıyor.

Atatürk’üm, yüz bir yıl önce üzerimize olmadık oyunlarla gelen, devleti içeriden ve dışarıdan çökertmeye çalışan, dâhili ve harici ebedi düşmanlarımızın planlarını stratejik ve milli bir zekayla bozdun, hayallerini yıktın. ''Türkiye Türklerindir'' ve Dünyanın değişik coğrafyalarında yaşayan Türk milletinin bağımsız yaşaması için diye çalıştın.

Atatürk’üm, Sevr'de Türk Milleti'ni asmak için kurulan darağacını yıktın. Türk başka milletlerin boyunduruğu altında yaşamasın diye, emperyalist Haçlıların yüzlerce yıldır uyuttuğu Türk milletini “yöneticilik sanatınla” tarihi uykudan uyandırdın.

Atatürk’üm, Tarihteki zalim, deneyimsiz ve cahil yöneticilerin yol açtığı felaketlerden ders alarak Temeli Türk kültürüne dayalı Türkiye Cumhuriyetini kurdun.  Gelişmiş ülke olmak için, Adalet sistemini, kanunları, kanunların herkese eşit uygulanmasını, toplum düzenini, mutluluk seviyesini, gelir dağılımında adaleti, eğitim sistemini millileştirdin.

Atatürk’üm, yaşadıklarını sorgulaman, sentez yapman, attığın her adımı planlaman, hesaplaman,  bizlere gelecek için hep rehber oldu. Cumhuriyet’in kuruluş günlerini, geçmişte istila edilen ve alev alev yanan gönüllerin başına gelenleri unutmadan “emperyalist ve sömürgeci olmadan insanı yüceltmek için yaşamanın gereğini bizlere öğrettin.

Atatürk’üm, dünyayı emperyalist amaçları için kana bulayan, fakir ülkelerin zengin kaynaklarını sömüren ülkelere dikkat etmemiz için “ gençliğe hitabenle vatanı gençlere emanet ettin.” Bugün öz vatanımız da çok değişik duygu ve düşüncelere sahip insanları devlet adamlığın sayesinde bir hedefe yöneltmen sayesinde ne mutlu Türk'üm diye yaşıyoruz bugün Anadolu’da…

Atatürk’üm, milletinin bir daha savaşlar ve acılar yaşamaması için, ''Hayatta en gerçek yol gösterici bilimdir'' dedin. Türk Milletinin güçlü ve dünyada söz sahibi olması için, ilmin cahilliği yenmesi için, hayatı akla ve gerçeklere göre yaşaması için, yönetenlerin çok iyi, insana çok değer veren, kimseler olması için çalıştın. İnsanlara zulmedenlere karşı durmayı namus borcu sayarak mücadele ettin.

Atatürk’üm, parti siyaseti yerine zengin, güçlü ve demokrat anlayışla düşünme, yorumlama ve sorgulama yeteneğimizi geliştirip, ilmin yol gösterici sonsuz ışıkları ile teknolojide gelişme ve kalkınmamıza engel olan doğal ve toplumsal olayları çözmemizi öğrettin. İnsanlığın barış içinde yaşaması için, milletinin faydasını düşünerek vatanımızda çalışmamızı istedin.

Atatürk'üm büyük davanız: vatandaşlarının güven içinde sağlıklı, mutlu yaşaması için, insan merkezli milli bir eğitim sistemiyle, sosyal ilişkileri, sanatı ve ekonomik durumu güçlü, insan haklarına saygılı, barışın öncüsü, emperyalizm karşıtı, insanlar arasında renk, ırk, dil, din ayrımı yapmadan, çağın değişim ve yeniliklerine açık yaşamasını sağlamaktı vatanımızda…

Eminim ve eminiz ki, bizleri gözleyen ruhun aynı istekleri tekrar hatırlatıyor ve hatta emrediyor bize.

Bugün bizler Milletimizin cahil, fikir ve kişilik fukarası, Tarihini ve insanını bilmeyen kimseler tarafından yönetilmemesi için ATATÜRK’E sarılmamız,  bize dayatılan değil, gerçek tarihimizi öğrenmemiz ve gençlerimize öğretmemiz, öğretmezsek bu coğrafyada ayakta kalamayacağımızı bilmemiz gerekir.

Bizler Atatürk gibi ahlaklı, doğru düşünen, hukukun üstünlüğünü savunarak yaşayan, cumhuriyetin kurucu değerlerine bağlı, milli şuura ve milli birliğe önem veren, kin tutmayan ve affetmesini bilen, esnek ve merhametli olmadık.

Bizler, yüz yıl sonrasını görerek kültürümüze sahip çıkıp yaşatması için çalışan, yürekli, bilgili, büyüklere saygı, küçüklere sevgi gösteren, milletine hizmeti ilke edinen, vatan için her türlü fedakârlığa katlanan dünyanın hayranlıkla andığı Atatürk’ün emanetine sahip çıkmadık.

Bizler, dağın arkasını gören, onun emperyalizme karşı tek başına verdiği mücadeleyi vermedik. Aldanmayan ve aldatmayan, bilim ve teknikteki her türlü yeniliklere ve medeniyetteki buluşlarından istifade ederek ufkun ötesini gören,  ATATÜRK’ÜN gösterdiği hedeflere ulaşmak için çalışmadık.