Zulmedenler, işe yaramayan kötü ruhlu, düşmanlıkları besleyen, hak yiyen, sömüren, zalimleri artıran, nefislerine uyan, insan olmayan, affedilmemesi gereken hem eğri, hem adil olmayan, hem de zalim olan insanlar.
“Zulme susan dilsiz şeytandır.” İnsanım diyenler, zulmün her çeşidini hakkın karşısına çıkarak, doğru olmayan davranışlarla kendilerine ve başkalarına en küçüğünden, en büyüğüne her türlü haksızlık, hukuksuzluk yapanların karşısına çıkarlar.
Zulüm, haddi aşmaktır. İnsanı insan yerine koymamaktır. İnsan haklarını, kul hakkını yemektir. Zulmedenler, insanlara kötülük yaparlar, aldatırlar, kandırırlar, hırsızlıklara, yolsuzluklara, yalana, dolana, iftiraya, hileye, cana kıymaya, insanlara zarar verirler faydalı olmazlar.
Zulüm, insanı çürüten, çağımızın toplumsal belasıdır. Doğrudan ayrılıp zulüm yapanlar, kim olursa olsun bulunduğumuz her yerde haksızlıklarına karşı direnmediğimizde, “her dediklerine kafa sallandığımızda” kalıcı acılar bırakırlar.
Zulüm, toplumsal değerleri aşındırır, çürütür, bozar, işleyişi tersine çevirir yok eder ve insanları yalnızlaştırır, bencillik ve bireyciliği daha fazla öne çıkarır. Zulme ve haksızlığa karşı çıkılmadığında İnsani değerleri silikleştirir, onurlu bir insan olarak kalmayı zorlaştırır.
İnsanım diyen herkes öce adaletli olur, sonra da “karşısındakilere istediklerini yaptırmak için haksız ve adaletsiz davranışlarla zorbalık yapanların, açlığa ve kötü duruma düşüren zalimlerin karşısında durur”. Haksızlığa uğrayanların ve baskı altında ezilenlerin yanında yer alırlar.
Mal ve makam gücüne güvenerek kendileri gibi düşünmeyen insanlara ve toplumlara ırklarından, renklerinden, dini inançlarından ve coğrafyalarından dolayı zulüm yapanlara karşı çıkarlar. Yapılan zulümleri “Hakka isyan ve kula işkence “olarak görürler, yapan zalimlere engel olurlar.
Zulüm edenler, insaf, vicdan ve merhamet duygularını yitirdikleri için, hak ve hukuk tanımazlar, doğruluktan uzaklaşırlar, ikiyüzlü davranışlarla topluma ait kaynakları yok ederler. İyi gönüllü insanlarda insanların emeklerini kendi çıkarları için haksız yere kullanmalarına karşı çıkarlar.
Zulme sessiz kalanlar, haksızlığa ve zulme taraftar olanlar, insan haklarını çiğneyenleri, huzur ve refahı yok eden herkesi alkışlayanlar, yapanların karşısında susanlar, zulmü görüp direnmen ve “ bana ne deyip” geçenler, kan ve gözyaşıyla beslenenlerin önünü açarlar.
Zulüm, adaleti ve huzuru temelinden yok eder. Zulüm, kalpte sevgi, merhamet, iyilik, hoşgörü gibi ulvî duyguların gelişmesini engeller. Ruhu fakirleştirir. Gönül âleminde kıskançlık ve çekememezlik duygusunu büyütür, huzur ve mutluluk iklimini ortadan kaldırırlar.
Zulümde güç dengesizliği vardır. Güçlü olan grup veya kişiler, arkalarına başka güçleri de alarak ideal ve hayallerini gerçekleştirmek ve her şeye sahip olmak için, güçsüz olan gariban grup veya kişilere kötü karakterli insanları kullanarak siyasi, kültürel, sosyal, maddi ve manevi baskı uygularlar.
İnsanın yaşam felsefesi; Allah’a kulluk görevini yerine getirmek, insana ve insanlığa hizmet etmek olması gerekirken; tarih bize çok sayıda insanın ve devletin dün olduğu gibi bugün de yoldan çıkarak zulme yönelip yaşam felsefesini kaybettiğini gösteriyor.
İnsan olan, insanlığından vazgeçerek zulüm bir parçası olan insanların bireysel ve kitlesel olarak insanların ve toplumun kimliksizleştirilmesine ve öz saygılarının kaybolmasına, ahlaklarının çirkinleşmesine, cinayetler işleyip katil olmasına, eziyet edip kalp kırmasına engel olurlar.