Günümüz dünyasında her alanda bir marjinalleşme yaşanmaktadır. Bireysel amaçlarına ulaşamamış bireyler oylarını tepki ve türlü refleksler ile kullanmaktadır.

Ülkelerin birçoğunda varoş iktidarları yükselmektedir. Daha rahat bir hayat umuduyla proletarya kapitalist partilere yönelmektedir.

Mevcut siyasi partiler yoksulluğu, dini istismar ederek iktidara yürümektedir. Basit manipülasyonlar ile boş meydanlardan iktidarlar meşruluk kazanmaktadır.

Ancak iktidar talibi bir kolektif duyguların sömürülmesi ile uzaktan yakından ilgili olamaz.

 Gerçekler halka rağmen savunulur. Ve ancak mümkün olanı yapmaya taliptir. Ahlaki ve insani ilkelerin egemenliği geçerlidir.

Kolektif, seçimlerde rakiplerin sömürüsüne karşı önlem almak durumundadır. Bunun için seçmen davranışlarının çok iyi anlaşılması ve ona göre politikalar oluşturulmalıdır. Genel hatları ile seçmen davranışları incelenmelidir.

Yaşadığımız çağ televizyon endüstriyel çağı değildir. Yaşanmakta olan bir dijitalleşme gerçeği var. Günümüzde seçmenler gurup sohbetlerine göre aldığı tavsiyeler ile oyunu kullanmaktadırlar.

Uyumlu olmak ve bir kitleye ait olma güdüsüyle oyunu kullanmaktadırlar. Kolektif özel bir çaba ile insanları kazanmaya çalışmaktan çekinmelidir. Kolektif hareket topluma yararlı projeler üreterek seçmene faydalı çalışmalar yapmalıdır.

 Bir çok faaliyetlere sponsor olarak insanlara bir gelecek vizyonu sunmalıdır. Toplumun genelini ikna etmekten ziyade toplumu oluşturan bireylerin referans kabul ettiği, bakış ve yorumuna güvendiği kanaat önderlerini kendine katmalıdır.

Böylelikle bu kalemşörlerin ağzından çıkacak iki söze bakan kitle kolektife yönelecektirler. Çünkü her zaman fikir dağılım sürecinde ilk aşama ilk benimseyenler olmuştur.

Bu insanlar eğitimli, iyi yetişmiş, durup düşünmeye fırsat bulmuş kişilerdir. En küçük gelişmeyi takip ederek onu ilk fark eden olmak istemektedirler.

Toplum onların bu tutum ve davranışına güvenmektedir. Onların tasdik edeceği hareket onların temsil ettiği kitleyi kazanacaktır. Bu noktadan hareketle uzman tavsiyesi kazanılmalıdır.

Bu süreçte dış ülke kamuoyu içeride insanların bakışını etkileyeceği için yabancı antipatisinden kaçınılmalıdır.

 Ülkemizin son yıllarda yetiştirdiği değerlerden biri Orhan Pamuk 1915 olayları ile ilgili iddialar ile gündeme gelmiş ve tepki toplamıştı.

 Ancak yabancı kamuoyunda itibar kazanmıştı. Kazandığı bu itibar içeride de etkili olmuştu. Pamuk eğitimli ve dünyaya açık kesimlerin neredeyse temsilcisi olmuştu. Pamuk Selahattin Demirtaş için ülkemizin yetiştirdiği önemli değerlerden biri demişti.

 2016 darbe girişiminden önce yapılan seçimlerde HDP’nin seksen milletvekili çıkarılmasında etkili olmuştu.

 Bu AK Parti iktidarının nerdeyse sonunu getirmişti. Bununla birlikte kitle iknası için hedef seçmen gurubu belirlenmelidir.

Genel kitle içinde özellikle kadınlar ve gençler merkez alınarak ikna faaliyetleri yürütülmelidir. Toplum kadın merkezli yaşadığı için kadınların tercihleri geneli etkileyecektir.

Siyasi hareket bu süreçte gençleri hareketin tabanı yaparak hareketin temelini oluşturmalıdır. Kitle iknası için hipnotik davranışlar kullanılmalıdır. Bu anlattıklarımı Türk siyasi hayatına damgasını vurmuş Süleyman Demirel ile somutlaştıralım.

Demirel bir kitlenin karşısına çıkar ve miting yapardı. O kitlenin içinde ölse Demirel’e oy vermeyecek insanlar vardı.

Demirel’in onlar ile işi bittiğinde hepsi ateşli bir doğru yol sempatizanı oluyordu. Demirel önceden hazırladığı kıssa ve özlü sözleri söyleyerek kitlenin dikkatini kazanırdı. Bu kıssalar ve özlü sözler genellikle Türk-İslam büyüklerine ait kıssa ve sözlerdi.

Sonrasında en yanlış adamın dahi evet diyeceği çok basit bir soruyu topluluğa sormakla başlardı. Sorunun cevabı kesinlikle evet olan soruları topluluğa yöneltirdi.

Ve her soru kendinden önceki soruya göre bir tık daha zor olurdu. Ancak cevabı kesinlikle evet olan sorular olurdu.

 Demirel sürekli evet dedirte dedirte en sonunda oylar DYP’ye değil mi diye cevap isterdi. İnsanlar ise kesinlikle kendisiyle ters düşmeyecek şekilde davranacak ve konuşacaklardı.  Topluluk sürekli evet dediği için hayır demekle kendisi ile çelişeceğini düşünerek bu durumdan kaçınmak için evet derdi.

 Hatta orda böyle, burada şöyle, durumuna gelmemek ve kendisine olan saygısını kaybetmemek adına seçmen sandıkta bile evet derdi.

 Topluluk ağır hipnoz altında olduğunu bilmezdi. Hipnotik süreç başarı ile tamamlanır ve insanların bilinçaltına evet cevabı kademeli olarak yerleştirilirdi.

Böylelikle özgür iradenin imalatı gerçekleştirilirdi. Seçmen ikna edilmiş istenilen sonuç hiç zorlanmadan elde edilmiştir.

Bana mail hesabımdan farklı siyasi partilerden farklı pozisyonlara sahip yöneticiler çokça siyasal davranışlar hakkında soru soruyor ve kitap önerisi istiyorlar.

 Siyasal pazarlama çok yeni bir dal belirli bir kaynak söylemek zor ancak Carl Schmiit’ın eserlerini öneriyorum.

 Vesselam..