İran, Rusya, Çin Hazar denizinde askeri bir tatbikat yapmışlar ve birimiz hepimiz hepimiz birimiz içiniz diye tüm dünyaya mesaj vermişlerdi.
Kısa bir süre sonra ABD ordusu Bağdat’ta İran Devrim muhafızları komutanı Kasım Süleymaniye suikast düzenlemiş ve Süleymani öldürülmüştü.
Ve ABD bende buradayım şeklinde bir karşılık vermişti.
ABD’nin sürekli olarak böyle mesajları olagelmiştir.
Hatırlarsak AK Parti hükümetinin ilk zamanlarında AK Parti Avrupa’ya yönelmiş buna karşılık olarak ABD İngiliz konsolosluğu ile Musevi sinagoguna bombalı saldırılar düzenleyerek nereye gidiyorsun diye mesaj vermişti.
Buna karşılık Recep Tayyip Erdoğan verilmek istenen mesajı elimin tersiyle itiyorum ayaklarımın altına alıyorum demişti.
Bir başka olay ise Türkiye Suriye’deki emperyal politikalara karşı içerde başta Doğu Perinçek olmak üzere birçok kendisine Avrasyacı diyen gurubun tesiriyle Özgür Suriye ordusuna verdiği desteği durdurmuş ve İran, Rusya, Esed ittifakına sınırlı katılım göstermişti.
Arkasından ABD teröristleri kullanarak İzmir adliyesine saldırı düzenlemiş ve birçok vatandaşımız şehid olmuştu.
Amerika Malatya’da ve diğer kardeşlerimizin yaşadığı illerde kardeşliğe halel getirmek için alevi kardeşlerimizin evlerini işaretlemişti.
Zamanın İçişleri Bakanı Süleyman Soylu bu provokasyonları Kuzey Suriye’de YPG ile DAEŞ’İ kim uzlaştırdıysa o yaptı diyerek üstü kapalı ABD’yi suçlamıştı.
ABD Türkiye ile ikili ittifakı kaybettiğini anlayınca bu defada Rus büyükelçisini Gülen örgütüne öldürtmüştü.
Birkaç gün önce Rusya ve Çin Pasifikte tekrar ortak tatbikat düzenleyerek ABD’de Donald Trump’ı başa geçirmek için suikast düzenleyen güçlere birlikteyiz, hazırız mesajını verdiler.
Batının manda ve sömürge yöntemine karşılık Çin ve Rusya entegrasyon ve paylaşım düsturunu benimsemiştir. Türkiye’de Çin CTV kanalı ve Siaray radyo gibi medya organları aracılığı ile batıya karşı propaganda başlatmıştır.
Sadece Türkiye değil tüm İslam ülkeleri ve Afrika için de benzer politikalar geliştirmiştir.
Üretim fazlası tüketim mallarını fakir Afrika’ya bedelsiz verme yoluna gitmiştir. Corona pandemisinde Dünya Afrika’yı bir başına bıraktığında cinovac aşısı ile Afrika’ya yardım etmişti.
Arabistan’daki çöl davosuna Çinli iş adamları katılarak geceye damga vurmuşlardı. Rusya devlet başkanı Putin Kuranı Kerim okuyarak Kuran üzerinden ılımlı mesajlar vermiştir.
İslam’a hiç kimse saldıramaz bu suçtur diyerek Müslümanların gönlünü almaya çalışmıştır. Rusya ve Çin daha fazla Müslüman öğrencilere ülkelerinde burs ve eğitim imkanı vererek geleceğe yönelik adımlar attılar.
Bu gelişmelere karşılık ABD başkanı Joe Bıden Rusya ve Çine Ortadoğu’da hareket alanı bırakmayacağız demişti.
Amerika’nın İsrail desteği Müslümanları daha çok Rus ve Çin eksenine doğru çekmektedir. Avrupa bölgede bir güç olarak varlık gösteremediği için bölge Şangay ve Pasifik ittifakının arasında gidip gelmektedir.
Hangi tarafın burada hakim olacağına ise Türkiye’nin tavrı karar verecek. Ancak Türkiye çok yoğun bir şekilde içe dönük olduğu için zaman zaman bu mesajları algılayamamaktadır.
Olanları okuyamayan AK Parti iktidarı kendisine kapıları tamamen kapatmış Avrupa’ya belirli belirsiz yönelmektedir.
Avrupacın karşı çıkışlarında kabuğuna çekilir veya farklı sol fraksiyonların etkisiyle Rus, İran, Çin eksenine gözü arkada istemeye istemeye dahil olur.
Türkiye nereye savrulduğunu bilmeden ne yapacağını şaşırmış bir şekilde olayları okuyamadan ilerlemeye çalışmaktadır.
Üç büyük gücün çatışmaları arasında tarafsız kalmaya çalışmaktadır. Ancak ileri ki zamanda bu güçlerin tüm hesapları Türkiye üzerinde kilitleneceği için sakin günler fazla uzun sürmeyecektir.
Kuzey Suriye’de ABD seçimlere giderek YPG’yi meşrulaştırmıştır. İşin en şaşırtıcı tarafı Rusya ve Çin her fırsatta ABD’ye karşı politika yürütürken bu seçimleri tanıyabileceklerinin sinyalini vermişlerdir.
Tüm bu dönüşümleri gizlemek adına İsrail’i kullanarak dikkatleri başka yöne çekmek istemektedirler.
Bush yönetimini hatırlayalım Irak’taki zaiyatı örtbas etmek için zamanın İsrail başbakanı Ariel Şaron’u kullanarak Hamasın kurucu lideri şeyh Ahmet Yasin’i öldürtmüştü.
Zamanın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül gözler Irak’tadır diyerek olanların kamufle olduğunu yapılan algı operasyonunun farkında olduklarını belirtmişti.
Aynı senaryoyu bu günlerde tekrar yaşıyoruz. Kuzey Suriye’deki PKK/YPG varlığını meşrulaştırmak ve BM’ye kabul ettirmek için dikkat dağıtmaya gitmiş Hamasın lideri İsmail Haniye’yi öldürmüşlerdir.
Amaç dikkatleri Kuzey Suriye’den başka bir yöne çekmek!
Kuzey Suriye’de 250.000 kişilik bir ordu kurma yolunda çok önemli adımlar atıldı. Önce dünyanın kabul edeceği demokratik meşru bir yönetim ve dünyanın desteği sonrasında 250.000 kişilik ordu!
Ve en sonunda ordular ilk hedefiniz Türkiye ileri sonrasında kızıl şafak..
Vesselam..!