Telefonun kronolojik hikayesinden bahsetmeyeceğim. Ama yazacağım konular 1980 öncesi telefon trafiğini ilgilendiriyor.
1970 yılların sonuna doğru ilimizde evlere ve iş yerlerine verilen telefon sayıları artmaya başladı.
Tabi o dönemde her evde telefon olması imkansızdı.
Hali vakti yerinde olanların evlerinde telefonları vardı. O da eğer mahallede şebeke var ise, yıllar önceden de PTT kanalı ile yazılmış ise, sırası geldiğinde ev veya iş yerlerine telefon bağlanıyordu.
Telefonu olmayanlar ise PTT telefon kuyruklarına isim yazdırıyor, sırada oturup bekliyorlardı. PTT içinde bu amaçla zaman zaman yoğun kalabalıklar da oluşuyordu.
O zaman hatların durumu şimdiki kadar kaliteli olmadığından zaman zaman da hatlar karışıyordu. Hatta dillere pelesenk olmuş ’Adapazarı çık aradan’ sözünü birçoğumuz hatırlarız. Bu da muhatabınızla konuşurken araya PTT çalışanı girebiliyor, ya da başka bir hat karışabiliyordu.
Oturduğunuz mahallede sokağınızda telefon var ise şanslıydınız. Örneğin, Ankara, İstanbul veya başka şehirde olan bir yakınınız var ise, komşunuzun numarasını o yakınınıza verilerek sizi çağırmaları sağlanırdı.
Komşuya rahatsızlık vermek bir yanda, evin içindeki bütün ahali konuşmalardan, anlatılan mevzulardan haberdar oluyordu.
Bir de randevulu çağrılar vardı. Örneğin birisini arayacaksanız önce ihbarlı arama yapmanız gerekiyordu. Görüşeceğiniz numarayı önce arıyordunuz. Davet ediyordunuz, artık 2 defa sıra ne zaman gelirse o9 zaman telefon bağlanıyordu.
Dolayısıyla bütün konuşmalardan da, kimin evindeyseniz, o ev halkı da ister istemez haberdar oluyordu. Ama herkesin ağzı sıkıydı. Kimse ne konuşulduğunu başka yerde söylemiyordu.
Teknoloji geliştikçe hem evlerde, hem işyerlerinde hem telefon sayısı arttı ve kullanımı çoğaldı. Hem de konuşma mahremiyeti arttı.
Cep telefonlarının, ceplere girmesiyle birlikte sabit telefonların tabir caizse pabucu dama atıldı. Şu an meskenlerde pek telefon olduğunu sanmıyorum. Ama iş yeri ve resmi kurumların telefonları elbette ki çalışıyor.
Artık telefonu da geçtik, isteyen istediği kişiyle canlı olarak anında görüşüyor. Mesafeler ortadan kalktı.
İl içi, il dışı, hatta Yurtiçi veya yurtdışı görüşmeleri bile nerdeyse ücretsiz hale geldi.
İnternet üzerinden yapılan konuşmalara hatta canlı görüşmelere bile ücret alınmıyor. Sadece internete bağlı olmanız yetiyor.
Buraya kadar bir nostalji yaptık.
Bundan sonrası ise, görüşmeler, konuşmalar, haberleşmeler o kadar arttı, o kadar ucuzladı ki. Artık kimse birbirini aramaz hatırını sormaz oldu.
Sevgi saygı azaldı. Eş dost, hısım-akraba muhabbetleri kalktı. Teknolojik imkânların insanları birbirine yaklaştırması gerekirken, nedense tam tersi oldu.
Kimse kimseyi arayıp sormaz hale geldi. Sahi bize neler oluyor?