Uzun süredir yazı yazamıyordum. Şehrin biriken sorunlarını görmezden gelip fildişi kulesine çıkmam mümkün değil. Beni tanıyanlar bunu az çok bilirler ki ben Malatya sokaklarını adım adım gezer, kalemimle adeta şehrin fotoğrafını çekerim. Görsel kullanmadan yazdığım pek çok şehir yazısının okurlar tarafından beğenilmesi bunun müspet örneğidir. Uzun süre yazı yazmaya ara verince artık Zeynep Aksaç’a sunacak bir bahanemin de olmadığını fark ettim ve kendimi yeniden şehri yazmak üzere bilgisayar başında buldum.
Malatya’nın son 1 buçuk yıldır değişmeyen gündeminin deprem ve sonrası olduğunun bilincinde olan her Malatyalı gibi ben de ilk yakınmamı bu hususta yapacağım. Bunu bir yakınmadan öte bir yalvarma olarak görmek de mümkün. Ne fark eder. Şayet ciddiye alınıp bir şeylerin değişeceğine vesile olacağımı bilsem Malatya halkı adına her kişi ya da kuruma yalvarmaktan gocunacak değilim. Malatya’da depremden sonra en çok mağdur olan kesim şehrin biçare kiracıları. Bu insanlar için konteynerler mevcut fakat bu eğer 2-3 kişilik küçük aile iseler. Ya 3-4 çocuklu , yaşlısı olan, kalabalık aileli kiracılar? Onlar için bir iki ay idare etmek elbette mümkündü ama bir noktadan sonra bir ev bulup hem eşyalarını koymaları hem de daha kaliteli bir yaşama devam etmeleri gerekiyordu.
Peki şehrin içinde ev bulmak mümkün mü? En ucuzu 10-15 bin TL değerindeki 2+1 evleri bulmak bile artık imkânsız. Emekli yahut asgari ücretli ise zaten bunu karşılaması mümkün değil. Peki ya ne yapacaklar? Bu insanların şehri terk etmesi kadar normal olan başka ne olabilir? Bu insanlara nasıl şehirde kalın diyebiliriz ki?
TOKİ’lerin bir kısmı teslim edildi ev sahiplerine fakat çok büyük çoğunluk hâlâ beklemede. Yeşilyurt ve özellikle de Battalgazi ilçesinde yaşayan büyük çoğunluk evlerini teslim almayı bekliyor dört gözle. Ve bu evler teslim edilmeden kiralar da düşecek gibi durmuyor. Orta hasarlıdan çevrilme evlerini bile uçuk fiyatlara kiraya veren Malatya dışındakilere ne demeli? Yahu siz gittiniz bari burada kalan bir insana hiç değilse ederinden verseniz ya?
Evleri yıkılmayan insanlar az hasarlı ya da görece hasarsız evlerde yaşamaya devam ediyor ama onlar için de problemler bitmek bilmiyor. Elektrik kesintileri, şebeke sorunları, internet arızaları, sürekli yıkımlardan ötürü kapanan merkez yolları, aradıkları kurumları bulma stresi hayli yoruyor Malatya ahalisini. Bunlara eklenen bir de trafik çilesi var ki… Yayalar için yürümek zorlu mücadele. Kaldırımların pek çoğunu esnaflarla paylaşıyor yayalar. Sıcak havalarda, bunaltıcı sıcaklarda kalabalıklar içinde yürümek zor iş! Araç sayısı da fazla. Akşam saatlerinde çekilmez bir trafik var.
Geçtiğimiz sene Sükûnet Bulma Rehberi yazımda Malatyalıların azıcık kafa dinlemek için gittiği yerleri yazmıştım, okuyanlar hatırlar. Beydağı Tabiat Parkına geçtiğimiz vakitlerde gittiğimde girişin ücretli yapıldığını görünce şaşırdım. Kişi başı 10 tl. 10 kişi giderseniz 100 tl. Beydağı’nın havasını almak bile artık parayla! Müzeyi, hayvanat bahçesini anlarım da Tabiat Parkı da paralı olur mu kardeşim? Tabiat yahu…
Bir de şöyle absürt bir durum var: Malatya halkı ekmeği, ekmek büfesinden 6 buçuk liraya, bazı market ve somun ekmek fırınlarından 5 liraya, büfeden bağımsız markette 7 buçuk liraya, fırın ve bakkallardan ise 10 TL’ye alıyor. Yani 5 liraya da satılması mümkün olan ekmeği deprem bölgesinde 10 liraya kadar satabiliyorlar.
Ulaşıma ise kesinlikle zam yapılmaması gerekirdi. Maaşa zam gelmiş söylemi gülünç. Emekli, asgari ücretli yerinde sayıyor. Depremin üzerinden uzun zaman geçmiş olabilir AMA siz evlerin tamamını teslim etmeden, çarşıları, hanları yapmadan normal bir süreç de beklememelisiniz. En azından kolaylıklara devam etmelisiniz.
Bütün bunların üstüne şunu da söylemeliyim ki insanların birbirlerine olan tavırlarında günden güne artan menfilik oldukça düşündürücüdür. Ceviz içini doldurmayacak bahanelerle yapılan kavgalar, gerginlikler insanımıza yakışmamaktadır. Nezaket hiçbir zaman kaybettirmez.
Malatya düzelir mi? Elbette ki düzelir.
Yepyeni bir çehre ile daha modern bir kent olarak arz-ı endam eder. Ama bunun ne kadar süreceğini bekleyip göreceğiz. Bu süre zarfında ise Malatya’da yaşayan insanlara daha konforlu bir yaşam sunulması için her çaba sarf edilmelidir.
Sami Er’den sonra yaşanan ve takdir ettiğim bir şeyi de yazmalıyım. Belediye ile kontak kurmak artık daha kolay. Geçtiğimiz haftalarda bir ilaçlama meselesi için aradığımızda haberdar edilen personel hemen harekete geçti ve defalarca arayıp memnuniyet kontrolü yaptılar. Bunu güzel bir gelişme olarak görüyor ve insanlarımıza mahallelerinde, sokaklarında gördükleri her sorunu muhakkak bildirmelerini tavsiye ediyorum. Çünkü mutlaka ilgileniyor ve çözüm arayışına geçiyorlar. Arasam ne olacak ki demeyin. Sorunların çözülmesi için dile getirilmesi mutlaka şart.