Bilinmeyen tarih tekrar yaşanmaya mahkûmdur. Tarih bilinmediği sürece tekerrür edecektir. 15 Temmuz darbe girişiminin yıldönümüne gelmek üzereyiz. Tekrar arşivler açılacak, tartışma programları düzenlenecek yorumlar havada uçuşacak.
Ancak tarihin tekrar ettiğini yalnızca bilinçli insanlar bilecek. Türkiye tarihin sık sık tekerrür ettiği bir ülke. Şöyle bir düşünelim başarısız darbe girişimlerini.
İlk akla gelen yakın tarihimize albaylar cuntası olarak yer etmiş Talat Aydemir ve ekibi. İki darbe girişiminde bulunmuş ikincisinde mahkûm edilip idam edilmişti. İlkinde hemşerimiz İsmet İnönü’nün girişimleriyle darbe girişimi durdurulmuş ve teslim olmuştu.
Ancak sonrasında Cumhuriyetin koalisyon hükümetleriyle yarım kalmış devrimleri tamamlayamayacağını bu sebeple ordunun yönetimi devralıp devrimleri tamamlamasını istiyordu. Ayrıca Kore gazisiydi.
Aydemir sonrasında hükümetle anlaşıp teslim olmuştu. Ancak sonrasında kendisi gibi çok sayıda rütbeli ile tekrar darbe kalkışmasında bulunmuş ancak darbe ezilmişti. Aydemir mahkûm edilip infaz edilmişti.
İkinci belki en önemli başarısız darbe girişimi Cemal Madanoğlu ve cuntasının girişimiydi. Ülkenin sosyalist bir rejimle ordu eliyle yönetilmesini hedeflemişlerdi. Ancak Süleyman Demirel’in Mit elemanı olarak yerleştirdiği köstebek Prof.Dr.Mahir Kaynak’ın faaliyetleri ile Madanoğlu cuntası açığa çıkarılmış darbe girişimi olgunlaşmadan engellenmişti.
Ancak Demirel Mahir kaynağa sahip çıkmamış ve Kaynak ortada kalmıştı. Sonrasında 12 Eylül darbesi olmuş kendisi MİT’ten ayrılarak Akademik hayata katılmıştı. Kaynağın bestseller olmuş birçok kitabı da bulunmaktadır. Uzun yıllar Süleyman Demirel’in neden kendi köstebeğine sahip çıkmadığı merak edilmiş ancak bir türlü anlaşılamamıştı.
Ülkemizde yaşanan Ergenekon süreciyle bu gerçek ortaya çıkarılmıştı. Otuzlu yaşlarda eşcinsel bir genç Yahudi’nin iddiaları ortalığı ayağa kaldırmıştı.
Ergenekon’un kara kutusu olarak bilinen Tuncay Güney devletin bazı mensuplarının Mahir Kaynağı Başbakan olarak ülkenin başına getirmeye çalıştıklarını ancak açığa çıkması ile bu projenin engellendiğini söylemişti.
Bu demeçleri Güney devletin resmi kanalı TRT’de vermişti.
Ve anlaşıldı ki Demirel Kaynağı Başbakan yapmak istedikleri için Kaynağa sahip çıkmamıştı.
Tuncay Güney Mahir Kaynağı ülkemizde başbakan yapmak isteyen aynı kişilerin Ergenokun’un asıl yöneticileri olduğunu ve bu iki kişinin Marks ve Engels gibi kişiler olduğunu ve hala elini kolunu sallaya sallaya dışarıda yaşadıklarını söylemiş ve isim vermemişti.
Bu süreçte emniyet mensubu hemşerimiz Behçet Oktay öldürülmüştü. Sonrasında yaşanan yeraltı siyasetinde tasarlanmış balyoz, sarı kız, ay ışığı, kafes darbe girişimleri ortaya çıkarılmıştı. Gülen cemaatine mensup taraflar bu davalara müdahil olmuş ve birçok subay tutuklanmıştı.
Özellikle Deniz Kuvvetleri Komutanlığı üzerine yoğunlaşırmıştı. Bu davalarda yargılanan bazı subaylar onur intiharında bulunmuştu.
Küresel güçleri korkutacak yazılımlar üreten Deniz Kuvvetleri bu davaların merkezinde yer almıştı. Sonrasında cemaate yönelik paralel devlet operasyonlarında bu subaylara ve Deniz Kuvvetlerine operasyonların cemaat tarafından organize edildiği ortaya çıkarıldı. Cemaat her taraftan tasfiye edilmişti.
15 Temmuz 2016 darbe girişimi ile bir kez daha tarih tekerrür etmişti. Ordunun büyük çoğunluğunun katılmadığı bir darbe girişimi yaşandı.
Milletin engel olması ile darbe başarısız olmuştu. Ancak o gece Türkiye’de 2. Mahir Kaynak olayı vuku bulmuştu. Cemaatin Hava Kuvvetleri imamı olarak bilinen Adil Öksüz Türkiye Cumhuriyetinin seçilmiş hükümetini silahlı güç kullanarak değiştirmeye ve darbe yapmaya teşebbüs suçu ile tutuklanmıştı.
Çok dikkat edin böyle bir suçtan tutuklanırsanız masum bile olsanız kurtulmanız neredeyse mucize olduğu halde Öksüz Devletin silahlı kolluk güçlerinin ve savcısının elinden kurtulmuştu.
Sonrasında bütün kameralara poz vererek havalimanın dış hatlarında elini kolunu sallayarak yurt dışına kaçmıştı. Sonrasında sırra kadem basmıştı. Darbe sonrasında darbe Başbakanı olarak ülkenin başına getirileceği ortaya çıkarılmıştı.
Muhalefet lideri Kılıçdaroğlu darbenin bir kurgu olduğu savunmuştu. Öksüz için ajan demişti. Ancak şu soru hala cevap bulamadı. Mahir Kaynağı ülkemizde Başbakan yapmak isteyen güçler ile Ergenekon örgütünü kuran güç aynı mıydı?
Ve Sarı kız, ay ışığı, balyoz, kafes ve son olarak 15 Temmuz darbe girişimi bu güç tarafından mı tasarlandı? Adil Öksüz’ü yurt dışına kaçıran ve saklayan güç aynı mı? Eğer aynı ise bu güç Mahir Kaynağın tanımı ile acaba Derin devlet diye isim verdiği yapılanma mı? Eğer öyleyse hiçbir şey değişmemiş demektir.
Şu halde bu gün meğerse dünmüş.
Selam ikram vesselam..