7 ayı geçti Siyonistlerin Gazze kıyımı. Binlerce insan şehit edildi. Bebekler, kadınlar acımasızca katledildi. Tüm dünyada vicdan sahiplerinin protestoları dışında Siyonistlere karşı elle tutulur hiçbir karşılık verilmedi! Daha yeni ticari ilişkiler askıya alınmaya başlandı. Gazze’de yaşanan kıyımın görsellerini görünce, İslam alemi olarak nasıl hesap vereceğimizin, ne yüzle hâlâ konuşuyor olmamızın muhasebesini yapıyorum. Şu yaşanan kıyım başka bir yerde başka bir millet tarafından yapılsa idi , dünya nasıl tepki verirdi tahayyül ediyor musunuz?
Ama gel gör ki Müslümanların bir otorite (halife) makamı olmadığından, sahipsizliği yüzünden çektikleri 100 yılı aşkın süredir maalesef acı bir gerçek, daima yüzümüze çarpıyor.
Irak’ta , Afganistan’da Myanmar’da, Türkistan’da Müslüman kimlikleri yüzünden yaşadıkları örtbas edilen insanlar Batı’da bir prensin kedisi kadar konuşulmuyor!
Biz İslam aleminin savunuculuğunu iddia eden bir ülke olarak söyleyin ne kadar hakkını veriyoruz bu afilli söylemlerin!
Filistin’de yaşanan kıyıma boykot ile tepki gösterirken bile üç beş ırkçının, kendini bilmezin sözlü sataşmalarına maruz kalmıyor muyuz?
Boykotu bile beceremiyorsak söyleyecek neyimiz var?
Elime kalemi alıp yazı yazmak istemiyorum. Çünkü yaşanan bu büyük kıyım dururken ne yazacağıma karar veremiyor; sözün tükendiği yere geldiğimi anlıyorum.
Bir şehir, bir İslam beldesi , içindeki insanları ile beraber göz göre göre yok edilirken, siyonistlerin zulmüne dur denilmezken, kendi yaşadığımız şehirde bile zalimlerin radar üssünü barındırırken söyleyecek ne olabilir?
Bu derin sessizlik, iç alemde kopan fırtınaların bastırılması, çaresizlik ıstırap veriyor günden güne.
Sonra haberlerde Hasan Saklanan gibi yiğitleri görüp, ufak bir su serpiyoruz yangınımıza.
Hâlâ bizim insanımızdan bir babayiğidin , kadim Anadolu’nun bağrından kopup, hiç olmazsa bizi temsil namına böyle şecaat göstermesi az da olsa teskin ediyor kalplerimizi.
Bizimle, bizim kutsallarımızla, bizim kardeşlerimizle apaçık savaşa tutuşanlara biz savunma refleksi göstermeyi vazifelerin en kutsalı addetmek zorundayız.
Siyonistlerin eylemlerinin tarihteki istilacı Moğol akınlarından, Haçlı seferlerinden farkı nedir?
Ziyâ Paşa merhum gibi :
‘’Zâlim yine bir zulme giriftâr olur âhir
Elbette olur ev yıkanın hânesi viran ‘’ ümidimizi daima diri tutuyoruz. Lakin kendi namımıza kıyamet günü ‘Ne yaptık?’ sorusunun cevabına ne vereceğimizi düşününce derin bir hüzne gark oluyoruz.
Zalimlere kalbimizle derin bir öfke duymamız belki imanın en asgari şubesinde bizi konumlandırıyor ama neden daha fazlasını yapamıyoruz yahut yapmayalım?
Sahi yapılamaz mı daha fazlası?
Zalim zulme devam ederken korkmuyorsa, biz zulme dur derken neden çekineceğiz.
Gerekirse zalimin kulağından tutup yapma diyecek bir kahramanın hasretini çekiyoruz yahu…
‘Kahraman bekleyen yığınlar, kahramansız kalmasın Ey Yüce Rabbim.’
Selahaddinler, Baybarslar, Fatih’ler, Yavuz’lar dönmezler amma hiç olmazsa bir denkleri gelir belki meydane…
Ümidimiz, duamız, gayretimiz daima bu .
Kalemimi yeniden daha güçlü bir şekilde tutuyorum ve avazım çıktığı kadar bağırıyorum.
SONUNA KADAR DİRENİŞ…
BÜTÜN DÜNYA MÜSLÜMANLARI İÇİN HAYKIRIŞ…
HAMASA SELAM , DİRENİŞE DEVAM….
Yorumlar
Fi̇rdevs - Kaleminize sağlık. Çok güzel bir yazı olmuş.
"Çöküş içe doğrudur, bu yüzden tamamlanana kadar kimse fark etmez."
Rabbim çöküş tamamlanmadan farketmeyi, ayağa kalkmayı tüm İslam alemine ve müslümanlara nasip etsin. Amin.