Bir önceki makalemiz ile bu yazımıza zemin hazırlamaya çalıştık.

Birtakım ağaç ve meyve hastalıklarına karşı önerilen tedavilere dair kısaca bilgi verdik.

Bir ev yapıldığında ilk önce temel atılır ve yol hazırlanır.

Fikirler de aynı serencamı yaşarlar.

Bahçede ağaçların çürümesini önlemek ve meyvelerin başına birtakım hastalıkların gelmemesi için bin bir çeşit ilaçlara başvurulmaktadır.

Bundan daha önemli olan genç kitlenin hastalıklarını bastırmak için haydi haydi manevi ilaçlara başvurulmalı.

ÖNCE NE YAPILMALI?

Karnı açlıktan zil çalan birine ekmek verileceği yerde soda vermek ya da açlıktan dili damağına yapışmış birine su verileceği yerde bisküvi vermek ne kadar yanlış bir tercihtir.

Burada yapılması gereken, aç olana ekmek, susayana su vermektir.

Aynen bu örnekte olduğu gibi önceliğimiz çocukları ve gençleri daha küçük yaştan itibaren para ve makam putuna hazırlamak değil, inançlı, vicdanlı ve fedakâr bir özne olarak yetiştirmektir.

İlaçlama yuvada başlar, ilacın tutup tutmadığı, ancak hayatta dal budak salmasıyla anlaşılabilir.

HER FERDİN ZİHNİ İLAÇLANMALI!

İnsan ilaçlanmalı ki, hem kendine hem de başkalarına zarar vermek yerine fayda sağlasın.

Elindeki ve dilindeki hastalıklardan tüm insanlar emin olsunlar.

Bu da zihin/düşünce ile ilgilidir. Çünkü davranışları doğuran düşüncedir.

Yani davranışlar ile düşünceler yumurtanın sarısı ile beyazı gibidir.

Zihnin ilaçlanması ekmek ve su kadar önemlidir.

Zira asıl insanı hasta eden ve içindeki kurtçukları dışarı çıkaran düşünceleridir.

İnsana bordo bulamacı ve çiçek ilacı (vb.) serpmekle ondaki hastalıklar yok edilemez.

Etten ve kemikten olan insana sadece maddi ilaç vermek, onu iyileştirmez ve tüm sıkıntılarını söküp atmaz.

Öyle olsaydı, depresyon denen bir hastalık olmazdı.

İnsanın ruhî boyutunun atlanılması, büyük felaketlerin habercisidir.

Kişi; sevgi, merhamet ve vicdan ile beslenilmediği takdirde sadece ekmekle doymaz.

Onun mayasına 30 gram vicdan, 60 gram heyecan, 70 gram merak, 80 gram merhamet, 90 gram ahlak ve 100 gram inanç katılmalı…

Ellerimize hakikat eldiveni alarak karmalıyız ki hasbi (samimi) kitleleri yetiştirelim de… Yanlışlıkla ebeveynin ve öğreticilerin ellerindeki hasebilik (hesapçılık) karışmasın.

Her türlü hastalığa karşı insanlar da İlaçlanmalı. İnsanların kendi baharlarında ilaçlanmasına özen gösterilmeli.

Balık bir kere tutuldu mu ağa artık kurtulamaz ondan… İnsan bir kere bulaştı mı hastalıklara artık kurtulamaz ondan…

İçki içmeden, uyuşturucuya başlamadan, zinaya dalmadan, hırsızlığa eli uzanmadan, çirkin sözlü ve görüşlü olmadan, torpili tek çıkar yol bilmeden, kul hakkına girmeyi normal karşılaşmadan önce hakikat ilacı ile ilaçlanmalı.

Henüz kırmızı çizgileri çiğnemeden, ağzı süt kokarken ilaçlanmalı…

İNSAN ÜÇ MEKÂNDA İLAÇLANIR

İnsan evde, okulda ve camide ilaçlanır.

Ebeveyn aklı başında ve inançlı ise, berbat bir eğitim sistemine rağmen mütedeyyin ve hakperest kişileri yetiştirmekle ilaçlama faaliyetini gerçekleştirebilir.

Okulda inanmış ve adanmış mahşerin atlısı öğreticilerimiz ve camide bir eline güneşi, bir eline ayı verseler davasından dönmeyecek hocalarımız bu işi deruhte edebilirler.

Böylece erdemli bireyler serilir ve serpilir…

Aksi halde toplum için çıban başı olacak ve tehlike saçacak bireylerle dolar piyasa...

Maden kendiliğinden ayar kabul etmediği gibi insan da kendiliğinden ayar kabul etmez.

Altının işlendiği gibi insanın da işlenmesi gerektiğini göz ardı eden her toplumun, kendi eliyle kendinin cenaze marşını yazacağını söylemek için sosyolog olmaya gerek yoktur.

Sevgili Okur!

“Cahilsin okur öğrenirsin, gerisin ilerlersin, adam yok yetiştirirsin, paran yok kazanırsın. Her şeyin bir çaresi vardır, fakat insan bozuldu mu bunun çaresi yoktur” (Ahmet Hamdi Tanpınar)

İnsan bir kere bu diyarı terk ettiğinde geri dönüşü olmayabilir, halbuki meyveler bu sene tutmasa seneye tutabilir.

Sevgili Okur!

Ağaçların ilaçlanması yetmez, insanların da ilaçlanması gerekir…

Vesselam