Medya içinden çıktığı toplumu, devleti ve inançları en geniş kapsamıyla temsil etmektedir. Medya günümüzde artık sadece bir eğlence aracı olmaktan çıkıp çok farklı alanlara evrilmiştir.

 Bilgi ve iletişim kaynağı olmaktan ziyade bir ikna alanı haline gelmiştir. Medya kitlelere ulaşıp onları yönlendirebiliyor veya kolayca manipüle edip ikna edebilmektedir.

Dünyanın her yerinde bütün insanlar aynı tepkileri vermektedir. İnsanlar her zaman ezilen haksızlığa uğrayan kişilerin yanındadırlar.

 Karar merkezleri bu noktadan hareketle medya aracılığı ile mağdurlar yaratıp halka arz etmektedirler. Böylelikle ilk önce çıkarttıkları kişileri hem mağdur hem de kahraman yapmaktadırlar.

 İlk yapılacak olan büyük beklenti yaratmaktır. Sonrasında artık halk kendilerine sunulanı farkında olmadan içselleştirecektir. Kimi zaman bir ürün ve hizmet kimi zaman bir siyasi figür olmaktadır.

Pazarlanacak materyal noktasında bir sıkıntı yok. Medyanın insanlar üzerindeki etkisi ise muazzam boyutlara ulaştı.

Medya artık bilime, sanata, siyasete, ekonomiye, insan ilişkilerine varıncaya kadar belirleyici olmuştur. Günümüzde artık bu dizi ve sinema filmleri üzerinden yapılmaktadır.

 Homeland isimli diziyi hatırlayalım dizinin son sezonlarında CIA yetkilileri ile Taliban arasında Afganistan’ın devri müzakere ediliyordu.

 Bu sahneden kısa bir zaman sonra Amerikalı yetkililer ile Taliban müzakere masasına oturmuş ve ülke Taliban’a bırakılmıştı.

 Bir başka örnek de Kevın Spacey’nin baş rollerini oynadığı House Of Card dizisi.

 Dizide Amerikan muhalefeti mevcut başkanı sıkıştırmak ve halkın gözünde zayıf göstermek için Fırat’ın doğusunda Ayko isimli radikal terörist bir örgütün çıktığını ilan edip yönetimi bu gelişmeyi görmemekle suçlamıştı.

Dizideki bu sahneden kısa bir zaman sonra gerçekten de DEAŞ Fırat’ın doğusunda baş göstermişti. Başka bir örnekte Rami Malek’in baş rollerini oynadığı Mr.Robot isimli dizi.

 Dizi teknoloji firması ve Çinliler arasında bir bağ kurmuş ve internetin hecklenmesiyle finansal sistem çökmüştü.

 Dizinin yayınlanmasından kısa bir süre sonra ABD yönetimi Huwaei firmasını Çin adına casuslukla suçlamıştı.

 Kimi zaman dünyanın gözünde izole yaşayan Moğolistan gibi bir ülkeyi Marco Polo gibi Netflix filmi ile dünyaya tanıtıp gündeme getiriyordu.

The 100 filminde insanlar sonunda Nirvanaya ulaşıyordu. Ve bu kavramı orada kitlelere evrensel bilinç diye kabul ettiriliyordu.

Kimi zaman Star Trek gibi bir bilim kurgu filmi ile zamanından çok sonra keşfedilecek teknolojik ürünlerin icadını başlatıyordu.

Ancak şu bir gerçek ki tüm bu filmlerde ve dizilerde hep genelin iyiliği için kendini feda eden hep bir adam oluyordu.

Lost ve Supernaturel, Person Of İnterest, Firinge, Matrix isimli yapımlar hep böyleydi.

Özellikle Supernaturel isimli dizi bütün yönleri ile Hristiyanlığın misyonerlik zaferi olmuştur.

Genelin iyiliği için sonunda biri hep kendini feda ediyordu. Tüm bu yapımlar birer inanç yansıması olmuştu.

Çünkü bu yapımların arkasında Hristiyanlık inancı gelmektedir. İnsanların günahının affı ve iyiliği  için çarmıhta kendini feda eden Tanrı…!

Ve bizler erkek ve kadınlar hepimizin göklerdeki bu Tanrının yeryüzündeki yansımalarıyız.

 Medya arkasında hizmet ettiği dinin her konuda yansıması olmaktadır.

Bu Tanrı kimi zaman yaptığı buluş ile bir bilim adamı, kimi zaman Elon Musk gibi bir girişimci olabilmektedir.

 Tanrı çok farklı yansımaları ile tecelli edebilmektedir.

Tüm bu seçilmişlik sanrıları altında hep vaad edilmiş bir prens var.

Bu yansımalar ehli sünnet vel cemaat itikadı hariç diğer tüm İslam itikatları ve diğer tüm dinlerde kurtarıcı beklentisi ile yansımaktadır.