11 ayın sultanı Ramazan-ı Şerif yeniden şeref veriyor.  Ruhlara şifa olmaya, gönüllere huzur vermeye, daralan kalpleri inşiraha kavuşturmaya geliyor mübarek ay. Şehrimiz yıkık. Çarşımız harap. Caddelerimiz perişan. Ancak şükür ki imanımız hâlâ sapasağlam.   Gazze’lilerin ahvalini görünce kendi halimizden şikayet etmeye utanıyoruz.

Sahi 8 Mart ‘ Kadınlar Günü’ olarak kutlandı. Gazze’li öldürülen kadınlardan tek kelime eden oldu mu?

Ramazan-ı Şerife girerken mübarek İslam beldelerimizin işgal altında olması yüreklerimize hüzün veriyor, sevincimize gölge düşürüyor.

Kudüs ve Filistin Siyonistlerin işgali altında.

Hicaz ise sekülerleşen sapkın kralın diktası altında…

İslam aleminde sahiden ‘hür’ diyebileceğimiz, Kur’an’ın hükümlerinin hüküm sürdüğü bir toprak parçası var mı?

Yanları başında katledilen Müslüman kardeşlerine türlü bahanelerle sessiz kalan bir yığın haline getirildik. Kimisi ırkçılık davası güdüyor, kimisi başka bir hezeyana tutunmuş.

Ramazan geliyor var mı Ramazanın ruhuna uygun bir yaşam alanı?

Doğu Türkistan’daki Müslüman Türkler rahatça oruç tutabilecekler mi? 

Kabe’de bile türlü tedbirler adı altında Ramazan-ı Şerifin ruhu baltalanacak!

Müslüman alemi olarak halimiz içler acısı. Bütün beldelerimiz perişan ahvalde.

 Ve dönelim ülkemize. Yerel seçim hazırlıklarının gölgesinde Ramazan-ı Şerife giriyoruz.

Giriyoruz girmesine ama Malatya başta olmak üzere bölgede, ülkede Ramazanın eski heyecanı hissettiriliyor mu?

Bireysel olarak çabalar yeterli değil. Ramazanı topyekûn bir şekilde yaşamak zorundayız.

Eskiden Yeni Cami’nin avlusundan taşan kalabalıklar ile teravih namazı kılınır o kısa akşamlar huzurla, keyifle geçirilir; cıvıl cıvıl sokaklarda insanlar maneviyatı iliklerine kadar hissederdi.

Ramazan-ı Şerif değerinden hiçbir şey kaybetmedi. Ramazan-ı Şerifi hakkıyla yaşamayan bizler kaybediyoruz farkında olmadan.

Ramazan-ı Şerif içinde bin aydan daha hayırlı ‘Kadir Gecesi’ ile beraber geliyor. Fırsatlarla dolu her gecesiyle Müslümanlar için rahmet kapılarını sonuna dek açıyor.

Allah’ın pâk Resulü, Ezeli ve Ebedi Ulu Önderimizin :

‘’ Üzerinden Ramazan gelip geçtiği halde gü­nahları bağışlanmayan kişinin burnu yere sürtülsün. ‘’ ikazını aklımızdan çıkarmayalım.

Merkezdeki camiler maalesef yetersiz kalacak. Bazı mahallelerde de cami sıkıntısı yaşanacak. Kışla Caddesindeki LC Waikiki’nin bir katının mescid olarak kullanılacak olması bir nebze sevindirdi.

Eskiden Söğütlü Camii, Yeni Camii, Kığılı Camii’nin yakın mesafede olmalarına rağmen  Ramazan’da dolu olduklarını düşününce çarşının şimdiki hali yürekleri sızlatıyor.

Kernek Camisi artık merkezdeki insanların yeni gözdesi. Burası Berat kandilinde tıklım tıklım doluydu. Ferahlamak isteyen herkesin kaçıp sığındığı mekan haline geldi. Yaptırandan da , emeği geçenlerden  de Allah razı olsun.

Diyanetin iftar çadırı da Kernek Meydanına kuruldu.Çeşitli noktalara kurulan farklı kurum ve kişilere ait çadırlar da var.  Evinde canı sıkılıp iftarlığı çadırda yiyeyim diyenlerin değil de hakikaten ihtiyaç sahiplerinin faydalanmasını tüm kalbimle temenni ediyorum.

Ramazan-ı Şerifi siyasi münakaşalardan uzak, manevi bir arınma vesilesi yaparak geçirmek hepimizin kârı olur. Geçtiğimiz Ramazan-ı Şerifte birlikte olduğumuz pek çok kişinin bu Ramazan’da olmaması bizlere ibret vermeli, bizim de  son Ramazan-ı Şerifimiz olabileceği gerçeğini aklımızdan çıkarmamalıyız.

Allah kulunu affetmek için türlü imkanlar veriyor.

Böyle güzel bir Rabbimiz varken başka hangi kapıya gidelim?

Merhum Mehmed Akif Ersoy’un Ramazan-ı Şerif duası ile yazımı bitiriyor, mübarek Ramazan-ı Şerifinizin hayrınıza vesile olmasını Rabbim’den diliyorum :

‘’ Yâ Rab, şu muazzam Ramazan hürmetine,
Kaldır aradan vahdete hâil ne ise; 
Yâ Râb, şu asırlarca süren tefrikadan
Artık ezilip düşmesin ümmet ye’se.
Mâdâm ki verdin bize bir rûh-i nevin...
Yâ Râb, daha bir nefha-i te’yîd insin!’’