Cevabını merak ettiğim iki soru var.

Bir. Acaba insanlık aleminde kendisine hile yapılmasını isteyen var mıdır?

İki. Kendisine yapılan hileyi gönüllü olarak kabul eden olabilir mi?

 Bu iki soruya benim kendi özelimde verdiğim cevaplar, “hayır” ve “hayır…” Öyle inanıyorum ki bu cevaplar özgür irade ile verildiği takdirde herkes için aynıdır.

 Acaba öyle mi?

 Fiiliyatta görülüyor ki öyle değil. Zira eğer öyle olsaydı bunca hilekâr meydanları parselleyemezdi.

 Aslında fıtrat olarak Millet “yalanı-dolanı” olmayan, “özgürlüğü ve adaleti” yaşatmak isteyen, “haksız kazanca” hayır diyen, “politikayı yalan ve hile ile rakiplerini alt etmek için kötü yollara başvurarak yapanlara” hayır diyor. Ama fiiliyata gelindiğinde bu işi hizmet için yapanlara ise “evet” diyor.

 Yani, halkın alışa ve kabullene geldiği ifade ile “çalıyorlar ama çalışıyorlar” yaklaşımını kabulleniyor. Oysa gerek İslam inancı gerekse Türk töresinde bunun yer olamaz.

 Hile yapanlar, kendilerine veya başkalarına çıkar sağlamak için planlı şekilde çıkar amacıyla insanları aldatırlar, mağdur ederler. Topumun ve insanların huzur ve mutluluğuna zarar verirler, toplumsal ilişkilerin sağlıklı yürümesine engel olurlar. İnsanların ve toplumların birbirlerine olan sevgi ve yardımlaşma bağlarını zayıflatırlar ve güveni yok ederler…

Bilerek hile yapanlar değerli bir şeye değersizlik katarlar. Bu eylemi de hem kasıtlı hem de gizli yaparlar. Hileli iş yapanlar, toplumda haksızlığın artmasına, herkesin birbirine şüpheyle bakmasına ve adaletin yerini zulme bırakmasına sebep olurlar. İyileri iyilik yapmaktan soğuturlar, hile ve kötülük yapanlar da yapmaya devam ederler... 

Hile yapanlar, diğer kişilere göre daha egoist yapıdadırlar ve kendilerini daha önemli biri gibi görürler. Üstlerini ve çalışma arkadaşlarını küçümseyici tavır takınırlar. Kendi menfaatleri için bir kimseyi ya da toplumu hileli oyunlarla kendi menfaatleri için kullanırlar. Kaypak ve sahte gülücüklerle aldatırlar, doğruları söylemek yerine karşı tarafın duymak istediklerini söylerler…

Hile yapanlar, kendileri istedikleri hayatı yaşamak için karşısındakileri kandırıp fakirliğe mahkûm ederler, topluma, ailelerine, çevrelerine, komşuluk ve aile ilişkilerine, zarar verirler. Kendilerinde ne hata ne de suç görürler ve hep karşı tarafı suçlarlar. Kimse tarafından sevilmez ve toplumdaki güvenilirliklerini kaybederler ama eğer güçlü iseler görmezden gelinirler….

İnsanların insanlarla olan ilişkilerinde, icra ettikleri mesleklerinde ve ticaretlerinde konumlarını kötüye kullanarak kurnazca ve adil olmayan yöntemlerle karşılarındakilerin saflığından ve bilgisizliğinden de yararlanırlar. Ölçerken, tartarken ve konuşurken aldatmaları ikili ilişkilerde ve toplumsal güven duygularını sarsar, dostluk ve arkadaşlıkları yok ederler.

Bu durum aslında çaresizlik doğurmamalıdır.

İnsanlar;

Mutlu yaşamak için ahlakın temeli ve erdemliliğin başı olan doğruluğa büyük önem verdikleri takdirde,

İşinde ve sözünde, akrabalık, komşuluk, dostluk ve arkadaşlık, insan ve toplum ilişkilerine zarar vermemeyi, güvenilir ve doğru birey olmayı, hileli davranışlardan uzak durmayı, iyi insan olmayı önemsedikleri takdirde,

Hata yap ama asla hile yapma dedikleri takdirde,

Hile yapan kişilerin, kendi varlığına ve kişiliğine karşı beslenen saygıyı, insanı insan yapan ulvi değerleri zedelediğini hilekarların yüzüne haykırabildikleri takdirde,

Her şey değişir ve hilebazlık yaşasa da etkili olamaz.