Başkalarına özenenler, “kendini değersiz, zayıf, aciz” hissettikleri için,  “eğrileri doğru görürler.”  

 “Kendini değersiz hisseden kişiler daha özel ve popüler olanlara benzemeye çalışırlar, onların sahip olduklarını elde etmeye çalışılırlar. Özendikleri kişilerin ayak izlerini takip ettikleri için büyük adam olamazlar. Kendi benliğim ile yaşayayım, kendim olayım, demezler. Bunun için de hep acı gerçeklerle karşılaşırlar.

 Kendilerini tanımadıkları için, başkalarının düşüncelerini örnek alırlar. “Onda var bende niye yok?” diyen zayıf iradeli, ilkel hırsla büyüyen ve iyi örneklerle büyütülmeyen, yanlış örneklerden uzak tutulmayan kişilerdir. Kendileri değil başkaları olarak, onların düşüncelerine, hayatlarına  özenerek yaşarlar.

 Kendilerinden üstün gördüklerinin davranışlarına, giyindiklerine ve yaşantılarına özenirler, özendikleri kişilerin yanında değerli olmak için onların her türlü hizmetini yaparlar, her dediklerini yerine getirirler. Kendilerine has kimliklerini ve kişiliklerini, yitirerek yaşamaya çalışırlar.

 İradeleri zayıf olduğu için, hayat savaşında başarılı olamazlar. Kendi davranışlarını ve düşüncelerini dengede ve kontrol altında tutmayı beceremezler. Yetersizliklerinin farkında oldukları için üstünlüklerini kabul ettikleri kişilere benzemeye, onların yaptıkları yanlış da olsa yaparlar, yürüdükleri yolda yürürler, onların ruhuyla yaşarlar.

 Kendi kimliklerini ortaya çıkarmak yerine özendiklerinin yaşadıkları gibi yaşamak için her şeye şartsız boyun eğerler. Kendi kültür değerlerini hor görürler, benliklerini unuturlar; toplum un değer yargılarını bir kenara koyarak başkalarının yaşayışlarını  gereksiz yere örnek alırlar.

 Kendi değer yargıları öğretilmeyen insanlar, başkalarından çabuk etkilenirler. Karakterlerini, kişiliklerini  ve hayatlarını değiştirirler. Her zaman farklı yaşama tarzı ve farklı şeylere sahip olmayı isterler. Sağlıklı düşünemezler, kişilik bozukluğu ve özgüvenleri olmadan ruh problemleri yaşarlar.

 Kendi düşüncelerini sattıkları için, kalplerini ve özgürlüklerini kaybederler. Tavırsız, hedefsiz, çizgisiz ve hayat görüşleri olmadıkları için hayata damga vuramazlar. Özendiklerini överler, onlara benzemek için her şeyi yaparlar ve onların ruhları ile yaşadıkları için de büyük adam olamazlar.

 Kendi kimliklerini benimsemek yerine, ruhlarını bozarak etrafında gördüklerinin yaşantılarına özenirler. Adaletsizlik, huzursuzluk, dağınıklık ve perişanlığa sebep olurlar. Özendiklerinin yaşayışlarını taklit ederek, gittikleri yolundan giderek ve yaşantılarını taklit ederek öne çıkmaya çalışırlar.

 Özenenler, insanların ilgisini çekmek ve görülmek için şekilden şekle girerler. Hava olsun, en iyisi bende olsun diye beğendikleri insanlar gibi yaşamaya, onların durumunda olmaya çalışırlar. Kendilerinde olmayan, başkalarında olan bir şeylerin kendilerinde de olması için çabalarlar.

Özenenler mutsuz yaşarlar.  “Onda bu var, bende niye o yok, benim neyim eksik? O buraya gitmiş ben niye gidemiyorum? Ben ondan daha iyiyim, neden o benden daha iyi yerlere geldi? Benim ondan ne eksiğim veya onun benden fazlası var?” diye düşünerek yanlış düşüncelere kapılırlar.

Hayatını özendiklerinin hayatı gibi yaşarlar.