6 Şubat depreminde, nasıl bir kıyamet yaşadığımızı gördük. Evlerimiz yıkıldı, altında kaldık. İş yerlerimiz yıkıldı işsiz kaldık. Canlarımızı göçük altında bıraktık, kimi yetim kimi öksüz kimi evlatsız kimi eşsiz kaldı. Dünya başımıza yıkıldı, kıyamet koptu sandık...
Camilerimiz, mescitlerimiz yıkıldı ibadethanesiz kaldık, minarelerimiz yıkıldı uzun bir süre ezan duyamaz olduk. Üstümüze giyecek ikinci bir kıyafet bulamaz olduk, depoladığımız ambarlarımız yok oldu ikinci bir öğün için ekmek kuyruğuna girdik. Aylarca kendimize gelemedik...
Kimimiz aklını yitirdi, kimimiz depresyona girdi, kimimiz sus pus olduk. İnsanlarla, dünyayla, teknoloji ile bağımız koptu, uzun bir süre sevdiklerimizle görüşemedik. Her gün ölüm korkusu ile yaşadık. Depremler, sarsıntılar ardın sıra geldi, uykularımız haram oldu, gecelerimiz nöbette geçti, gündüzlerimiz yiyecek bir aş peşinde mücadele ile geçti...
Lüks evlerimizde, sıcak oturma odalarında, son model arabalarımızla, yarını düşünmeden yiyip içtiklerimiz ile günümüzü gün ederken, bir anda her şey hayatımızdan silinip gitti. Bir gecede fakir, yoksul, kimsesiz, evsiz, barksız, işsiz, aşsız, kıyafetsiz, yurtsuz kaldık...
Çadırlarda yaşadık uzun bir süre, konteyner kentlerde sabahladık, ayrı düştük sevdiklerimizle, muhabbetsiz kaldık. Yarını görebilecek miyiz endişesi ile yaşadık. Çocuklarımızın bir hayatı olacak mı korkusu vardı...
Karanlık, acı çığlıklarla dolu bir sabaha uyandık. Her sokak ölüm, ayrılık, keder ve acı kokuyordu. O günü zor bitirdik. Kimimiz annesiz babasız, kimimiz evlatsız eşsiz bir yeni güne uyandık...
Unutulacak, hafızalardan silinip gidecek bir gün değildi bu o yaşananlar. Belki gelmiş geçmiş en büyük felaketti. Üstünden bir yıl geçti. Hala o depremin acısı, kederi, üzüntüsü sürerken kendimize bir ders çıkarmadık...
Evet, üzülerek söylemeliyiz ki başımıza ne gelirse gelsin yaşananlardan bir ders çıkarmayı akıl etmiyoruz. Bu acı ve keder dolu kara günü neden yaşadık, bunu sorgulamadık, kendimizi sigaya çekmedik...
Her birey kendi yaptıklarından mesuldür ancak ülkece yaşanan felaketlerden kendimize düşen payları idrak etmeli ve nedenlerine bakmalıydık. Örneğin insanlar evsiz barksız kalırken kiraları 10 misli artırmak ahlaksızlıktı veya ekmeğe bile muhtaç olan insanlara gıdayı 3-5 misli fiyatına satmak da ahlaksızlıktı. Daha bunun gibi yüzlerce örnek verilebilir...
İnsanlar acılarını bile yaşamadan, onları daha da fakirleştirmek, yalnızlaştırmak, evsiz ve işsiz bırakmak için her şeyi yaptık. Ezilen de ezen de biz olduk. Ne ettiysek kendimize, insanımıza, halkımıza, milletimize ettik. Böylesinden adam olur mu derseniz, bir umut belki olur...
Allah bizleri zalimlerin, fırsatçıların, ahlaksızların yüzünden başımıza gelecek felaketlerden muhafaza eylesin, vesselam...