Önümüzde bir yerel seçim var ve bizler 6 Şubat ‘Asrın Depremleriyle’ yüzlerce kez sarsılmış, yıkılmış, harabeye dönmüş bir şehrin mukimleri olarak küllerinden yeniden doğmak istiyoruz…

Çok şey mi istiyoruz?!

Kayısısı kadar insanıyla da marka olmuş bir şehir olarak, sahaya çıkmış mevcut başka bir insan potansiyeli yokmuş gibi tekrar tekrar denenmiş ve köhnemiş bir yönetici istemiyoruz…

Çok şey mi istiyoruz?!

Yalana, talana, kamu malıyla vurgun üstüne vurgun yapana, sırasıyla eşini, oğlunu, gelinini kızını hatta yedi sülalesini, özel kontenjanlarla ülke genelinde paslaşarak birçok illerde kamu bünyesinde işe yerleştiren işgüzar yöneticiler istemiyoruz…

Çok şey mi istiyoruz?!

Liyakat ve sadakatten uzak, ancak sırf partisinin genel merkezi tarafından önerildi diye halka sunulan istemsiz bir belediye başkan adayı istemiyoruz.

Çok şey mi istiyoruz?!

Seçilip koltuğa oturduktan sonra seçim öncesi meydanlarda halka verdiği tüm sözleri unutup halkın oylarının yanı sıra ümitlerini de çalan, kendisini bulunmaz hint kumaşı sanan, hizmet yerine halkına eziyet eden basiretsiz yöneticileri istemiyoruz artık;

Çok şey mi istiyoruz?!

Piyasa şartlarına göre birkaç kuruşa daha ucuz satıyor diye garip guruba halkını ekmek kuyruğuna mahkûm eden ve yeteri kadar ekmek çıkartmayıp şehrin birçok bölgelerinde bulunan tüm ekmek büfelerinin önünden halkını ekmek alma kuyruğunda saatlerce içtima halinde bekleterek rencide eden bir belediye başkanını istemiyoruz artık…

Çok şey mi istiyoruz?!

Beydağı’ndan süzülüp Gündüzbey Kaptaj’ta gümbür gümbür akan bir içme suyumuz var; hiçbir ekstra masraf yapılmadan şehrimizin tüm içme suyunu karşılayacak kadar zengin bir içme suyu kaynağımız olduğu halde; bu güzelim suyu biz halka kabarık faturalarla satan belediye başkanını hiç istemiyoruz…

Çok şey mi istiyoruz?!

Biz, bizi adil yönetecek, şehrin kaynağını şehrin halkının istifadesine sunacak bir belediye başkanı istiyoruz…

Çok şey mi istiyoruz?!

“Asrın felaketi” denilen 6 şubat depremlerinde harap olmuş şehrin alt ve üst mimari yapılarını yeniden inşa edecek, şehri yeniden ayağa kaldırıp yaşanılır kılacak bir belediye başkanı istiyoruz.

Çok şey mi istiyoruz?!

Ekmek büfeleri önünden uzun kuyruklar yerine çağın gereksinimleri doğrultusunda, sanatla, kültürle halkı tanıştıracak ve bu minvalde faaliyet alanları gerçekleştirecek bir yönetici istiyoruz.

Çok şey mi istiyoruz?!

Çeyrek asırdır güzelim ülkenizin insanını dolap beygiri gibi bir tutam ümitle ayakta durdurmaya çalışan ve kaygılarla, dayatmalarla yönetmeye çalışılan bir yönetim sistemini de istemiyoruz…

Çok şey mi istiyoruz?!

Ve ey iradesini bir başkasına teslim edip, bilerek ya da bilmeyerek partisini Lat (otorite), Uzza (güç/kuvvet) Menat (para) gibi ilahlaştıran halkım!

Önümüzdeki yerel seçimlerde, belediye başkanını/yöneticisini seçecek olan halkım;  (Bakara Suresinin 104. Ayette) emredildiği gibi;

“Raine” demeyin!

“Ünzurna” deyin!”

Yani; bizi güt/şuursuz koyun sürüsü gibi bizi yönet demeyin, bizi gözet organize ve koordine edip istişare ile idare et deyiniz, demekle çok şey mi istiyorum?!

Sahi çok şey mi istiyoruz?!