İnsan dünyaya geldiğinde sicil kaydında minicik bir leke bile yoktur.

Bembeyaz bir sayfa açılır onun için.

Bu durum insanın dişleri için de geçerlidir. Sütle beslenen çocuk, artık farklı besinler almak zorundadır. Anne kucağından sıyrılarak kendi ayaklarının üzerinde yürümeye başlamasıyla dişlerini göstererek gülümsemeye başlaması onun büyümesinin bir göstergesidir.

Ne var ki, insan denen varlık, beslenmek pahasına bembeyaz dişlerinin sapsarı olmasına razı olmaktadır.

32 dişi ağzında tutmak için çaba gösteren varlık, dolaylı yoldan “temizlenmek güzeldir” der.

İnsanlık Kirlendiğinde Nereye Atılır?

Bu hikâye tüm insanlığın hikayesidir, bu hikâye hayatı anlamak için bizler için büyük bir örnektir.

İnsan bu dünyaya tertemiz bir şekilde gözlerini açar. Hata ve günah skorbordu sadece 0 rakamını gösterir.

Fakat aradan geçen süre zarfında, “dünya hayatı ancak bir oyun ve eğlencedir” sırrınca sürekli kirlenmeye oynar insan.

Her defasında kirlenmek güzeldir diyerek tüm kırmızı çizgileri çiğner.

Nedense insan hiç kendini sorguya çekmez …

Kirlenmek kime göre güzeldir, pazarlama sektöründekiler için mi yoksa tüm insanlar için mi?

“Elbiseniz kirlendiğinde çamaşır makinesine atabilirsiniz, peki insanlığınız kirlendiğinde nereye atacaksınız?”

“Bunu temizleyecek hiçbir araç ve makine üretilmedi, üretilemez de…”

İnsanların ve insanlığın kirlendiği atmosferde nefes alıp veriyoruz.

İçimize sürekli kirli bir hava soluyor, dışarıya da kirli bir hava bırakıyoruz.

İnsanların kirlettiği atmosferi temizlenmenin formülünü nerede arayacağız?

Maddiyat ve maneviyat sorusunda sürekli sınıfta kalan insanların şifası nerededir?

Hangi bilge insanın kapısını çaldığımızda bizi kendimize getirebilir ve temizleneceğimiz yeri gösterebilir?

Temizlenmek İçin Nereye Başvurmalıyız?

Kirlenmenin güzel olduğunu savunanlar var.

Arabada hava yastığının bizi koruduğu gibi, bunca kirlerden bizi koruyacak ve kollayacak gücü anlamak için kılımızı bile kıpırdatmıyoruz.

Hakikaten sormak lazım, temizlenmek için hastanelere, cezaevlerine ve hamamlara mı gitmeliyiz?

Kirli olan bedenimiz, sicil dosyamız ve elbiselerimiz mi?

Bedenimizin tomografisini, kafamızın ve dişlerimizin röntgenini çektiğimiz taktirde tüm sorunlarımız buharlaşacak mı?

Ya da sicil dosyasındaki suçların temizlenmesi için cezaevlerinde, demir parmaklıkların ardında kalmakla tüm sorunlar ortadan kalkabilir mi?

Hamamlarda lif ve sabun kullanarak bedenlerde biriken kirlerin sökülmesiyle kirlerden arınmış mı olunuyor?

Söz Hz. İsa’ya aitse o şöyle söylemiş: “Ağızdan giren şey insanı kirletmez, insanı kirleten ağızdan çıkandır…  Ağızdan çıkan, yürekten kaynaklanır. İnsanı kirleten de budur. Çünkü kötü düşünceler, cinayet, zina, fuhuş, hırsızlık, yalan yere tanıklık ve iftira hep yürekten kaynaklanır. İnsanı kirleten de bunlardır. Yıkanmamış ellerle yemek yemek insanı kirletmez.” (Matta, 15/10-20)  

Evet, insanı kirleten ağızdan çıkanlardır, yürekten kaynaklananlardır.

Rabbimiz bizlere şöyle buyurmuştur. “Elbette nefsini (günah kirlerinden) temizleyip parlatan kurtulmuştur.” (Şems, 9)

Mü’minlerin hangi yolu izlediğinde kurtuluşa erebileceğini tek tek sıralayan Mü’minûn sûresinin ilk on ayeti de bu gerçeği anlatmaktadır.

Sevgili Okur!

Hakikatte kirlenmek elbisenin ve bedenin değil, ruhun kirlenmesidir.

Günaha bağışıklık kazanan kişiler için ise kirlenmek çok güzeldir.

Bataklığı, bal kazanı sananları ikna etmek, gerçekten çok zor...

Çünkü bize göre temiz kalmak güzeldir, onlara göre kirlenmek…

Dişlerin sararmasına karşı bunları fırçalayarak mücadele ettiğimiz gibi manevi kirlere karşı da tevbe ile mücadele etmeliyiz.

Şaşırmadan, şaşırtmadan, düşmeden ve düşürmeden insanca bir yol yürümek için bugün temizlenmeye, yani Rabbimize dönmeye ihtiyacımız var.

Vesselam…