Son zamanlarda ırkçılık arttı. Ancak bu ırkçılık Müslümanları hedef alan, Batı destekçisi seküler bir fikir çıkmazından öteye gidemiyor. Irkçı söylemde bulunanlar, aşırı sol ile aynı noktada buluşuyor ve dünyanın hiçbir yerinde görülmeyen fikri bir tezatlıkla yan yana gelebilen bu uçlar İslam düşmanlığında bir cephede birleşiyorlar. Müslüman din adamları ise bu ırkçı gruplara karşı geri adım atmadan cesurca cevaplar veriyor ve vakar bir duruşla ‘’hodri meydan’’ diyorlar.
Irkçılık, İslam’ın yasakladığı bir cahiliye adeti. Çünkü Müslümanları birbirlerine kardeş yapan şey ‘inanç’ birliğidir. ABD’de senelerce emperyalist ırkçı politika ile mücadele eden Malcolm X, ırkçılığı ‘’psikolojik bir rahatsızlık’’ olarak tarif ederken karşılarında bulunan kitlenin ruh hallerini çok iyi tahlil ediyordu.
Irkçılık, ülkemizde en çok bu ülkenin öz evlatları olan din adamlarını hedef alıyor. Bir bakıyorsunuz İslam’ın şiarlarına karşı çıkıp Batı’nın jargonlarını savunan bu -sözde- Türkçüler, kırpılan videolar üzerinden Müslüman alimleri tehdit edip, hakaretlerle linç kampanyası başlatıyorlar. Bir anda yayılan videolar 20-30 saniyelik kesilmiş, kırpılmış, montajlanmış bir şekilde bağlamından koparılarak servis ediliyor ve fonlanan medya aracılığıyla bilgisayardan bilgisayara, telefondan telefona yayılıyor. Aslında meselenin aslını bilen ancak üzüm yemek değil bağcı dövmek niyetinde olanların avuç ovuşturarak, çamur at izi kalsın mantığı ile hedeflerine ulaştıklarını sanmaları ayrı bir trajedi.
Aslında yüzde 2-3’lik bir kitle olan, sosyal medyada fake hesaplarla çok görünen bu güruhun medya desteği ile sesinin çok çıkması şaşılacak şey değil. Anadolu halkının itibar etmediği bu kitlenin Anadolu’da barınamaması da azınlık olduklarını çok iyi gösteriyor.
Peki sesleri neden bu kadar yüksek?
Evvela İslam’a düşmanlık edenlerin aynı anda organize olması, birbirlerine destek vermesi bir de İslam düşmanı medya aracılığıyla geniş kitlelere ulaşması, sosyal medyadaki yurt dışı destekleri ve fake-bot hesaplarla faaliyet yürütmeleri insanların ‘’Güçleniyorlar!’’ algısına kapılmalarına sebep oluyor. Her seçimden önce zafer nidaları atıp Anadolu ‘dan tokat yiyenlerin misali gibi!
Suriye meselesi üzerinden provoke edici yalan haberlerle insanları öfkelenmeye sevk ediyorlar. Peki Suriyeliler bu ülkede olmasa idi rahat duracaklar mıydı? Sorulması gereken soru budur. Abdülhamid Han’ı tahttan indirenler Türkçü maskesi ile Ermeni komitelerle aynı hedefe hizmet etmiyorlar mıydı?
Yegane gayeleri Batılılaşma değil mi? Türk kültürü nerde bunlar nerde. Bunları Eski Türklerin içine koysan beş dakika sonra sopa ile oba dışı edilirler.
Eski Türklük’te sekülerlik, din adamlarına düşmanlık, Batı hayranlığı mı vardı?
Tarihi jeologlardan, köşe yazarlarından öğrenirlerse gelinen ahval bu olur!
Yüz yıllık bir tarihten başka övünç kaynakları olmayan bu kitleye karşı İslam’ı savunmak zorundayız.
Müslüman din adamlarına yapılan hakaretlere, tehditlere, diyanete yapılan saldırılara, Müslümanların oyu ile iktidara gelenlerin sus pus olması da hayret edilecek şey değil midir?
Linç kültürünün önüne geçebilmek için insanların şeref ve haysiyetlerine saldıran iftiracılar daha ağır cezalar almalı, kırpılmış video servis edenlerin hakkında gereken yapılmalıdır.
Fikri karşıtlık bile şerefli bir zeminde yapılırsa güzeldir. İftiracılarla, montajcılarla, sağa sola ‘-lanlı, -lunlu’ konuşan düşük seviyeli üslup sahipleriyle fikir tartışmak bile züldür.
Allah, düşmanın bile yiğidini, ahlak sahibini nasip etsin…