Cuma günleri namaz kılmakta sıkıntı yaşayan Müslümanların sesi artık daha gür çıkıyor. Müslüman ahali Cuma gününün tatil edilmesini istiyor. Memurlar hafta sonu tatil yaparken , işçiler pazar günü tatil yapıyor. Dolayısıyla Cuma günü iş yoğunluğu çok fazla oluyor. Cuma namazına gitmek –mevcut iktidar döneminden sonra- memurlar için görece daha kolay olsa da bazı işçiler bu konuda ciddi zorluklar yaşamakta. Diyanet İşlerinin de, Müslümanların da bu konuda görüş bildirmesi doğaldır. Bu ülkede yaşayan ve çoğunluğu oluşturan Müslümanların haftada bir defa olan Cuma namazını kılmak temel haklarıdır.
Cum’a süresi 9. Ayeti kerimenin meali Elmalılı Hamdi Yazır tarafından şöyle verilmekte :
‘’ Ey inananlar! Cuma günü namaz için çağrıldığı(nız) zaman, Allah'ı anmaya koşun, alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır. ‘’
Diyanet İşleri Başkanının dile getirdiği şeyler bir kesimi rahatsız etmekte! Neden mi? Çünkü ; onlara göre Diyanet İşleri , din ile ilgilenmemeli , rejimin resmi propaganda aracılığını yapmalı. İslâm’ın öğretilmesi, insanların inandığı dinin hükümlerini öğrenmesi nedense birilerini ciddi manada ürpertiyor…!
Bir ‘günaydın’ tartışması aldı başını gidiyor. Diyanet İşleri Başkanı her ne kadar böyle ifade etmemiş olsa bile ‘günaydın’ yerine ‘Esselâmu aleynâ ve alâ ibâdillâhissâlihîn. ‘ demek hem daha doğru hem daha uygundur.
Nedir anlamı : ‘’ Selam bizim ve Allah”ın salih kullarının üzerine olsun!”.
Peki bundan ırkçı şovenistler , goşistler, troller neden rahatsızlık duymakta?
Yine sayın Erbaş’ın söylemiş olduğu ‘’ Sokak röportajlarında bir mikrofonu uzattığına salavat getirmeyen gencin vebali kimin üzerine. 9 yıl boyunca bu çocuklarımıza ne öğretiyor Din Kültürü ve Ahlak bilgisi öğretmenleri? Bunun vebali hepimize zarar verir.’’ sözlerinde yanlış olan nedir?
Her fırsatta Diyanet İşleri Başkanına ve diyanet kurumuna saldıranlar bunu kasıtlı olarak yapmakta, İslam’ın özünün, temel mesajlarının anlatılmasına mani olmaya çalışmaktadırlar.
Karşı oldukları diyanet kurumu değil değişen işlevidir. Eskisi gibi ‘seküler’ çizgide kalmayan, ‘laiklik’ sopasından korkmayan diyanetin, din adamlarının açıkça hedef gösterilmesi, sosyal medyada troller tarafından linç edilmesi kasıtlı olarak yapılmakta aşırı sağ-sol marjinal uçları bu çirkin emelde birleştirmektedir. Sosyal medyanın yaygınlaşmasından sonra, bu vasıtayı ustaca kullanan değerli Ehli Sünnet alimlerin geniş kitlelere ulaşıp, irşat yapması haliyle bir kesimi korkutmakta, karşı tepki olarak cımbızlanan videoların, sosyal medyaya servis edilmesi ile troller aracılığıyla linç kampanyası defalarca yinelenmektedir . Ancak Müslümanlar eskisi gibi değil! Ne geri adım atıyor ne de kimseyi bu azgın güruha linç ettiriyor. Bu saldırılar daha fazla kenetlenme ile , Müslümanların da birbirine sahip çıkmasına sebep oluyor. Diyanet İşleri Başkanı da göreve geldiğinden beri kaç kez linç kampanyası ile yıpratılmaya çalışıldı ancak hiçbirinde amaçlarına ulaşamadılar. ! Bu linç güruhu pek çok kez yalan haberler yaparak, ucuz iftiralar atarak basit karalama geleneklerini tekerrür etmekten öteye geçemediler.
Aşırı sağcı (ırkçı) zihniyetin ise ‘Arap düşmanlığı’ kılıfı altında İslâm’i değerlere yönelik hazımsızlığı sosyal medyada bir kesim tarafından şovenist bir nefrete dönüşmekte, ucuz sloganlar eşliğinde ‘Araplar bize ihanet etti gibi!’ nefret söylemlerini arttırmaktadır.
Yaşananları mütalaa ederken , her tartışmada ‘Ekonomi ne halde ,biz nelerden bahsediyoruz’ sözlerini duyunca da Üstad Sezai Karakoç’un ‘İslam Toplumunun Ekonomik Strüktürü’ kitabından şu cümleyi söylüyorum (yazıyorum) ve meseleyi noktalıyorum:
‘’ İslam’dan kopuldukça ekonomik düzen sarsılır, ekonomik düzen sarsıldıkça İslam’dan kopulur. ‘’