Bir ekmeğin 7 buçuk tl, toplu taşıma seferlerinin 10 tl olacak olması herkesi kara kara düşündürürken, maaşa gelen zam ile ürünlere yapılan zamların arasındaki uçurum vatandaşların tadını kaçırdı. Deprem bölgesinde, en fazla maddi hasarı gören şehir olan Malatya'mız, artık İstanbul'dan bile daha pahalı!
Bir iki eve mühür vuruldu yapılan kira zammına binaen ancak ardı arkası kesilmeyen zamlar durmak bilmedi.
2+1 evlerin 7 bin , 3+1 evlerin 10 bine dayandığı hatta aştığı şehrimizde memurlar, işçiler, yerel halk nasıl duracak, nasıl barınacak büyük muamma...
10 bin TL maaş alan, asgari ücretle çalışan bir insanın Malatya'da yaşayabilmesi çok güç!
İnsanlara nasıl "Memleketinizde kalın, burayı terk etmeyin" diyebiliriz ki?
Çarşının hali içler acısı...
Yıkımlar öylesine alelâde yapılıyor ki toz duman içerisinde kaldırımlarda yürüyor, sağlığını ciddi riske atıyor bu enkaz yığınlarının ortasında kalan insanlar.
Araçlar belli başlı yolları kullandığı için büyük yığılmalar oluyor ve trafik adeta adım adım ilerliyor. Belli başlı saatlerde adeta çekilmez hale geliyor.
Çöpler yerde günlerce kalıyor bazı noktalarda ve bu ahval ne yazık ki bir ilçede köyde değil Malatya'nın merkez mahallelerinde yaşanıyor. Taş yığınlarına dayanacak ayakkabılara aşk olsun!
Bütün bu ahval içinde bir de hayatı zorlaştıran zamların mutâd olması Malatya halkını ciddi manada üzüyor.
Şehrin geleceğini konuşmaya bile mecali olan var mı?
Pazarda bir kilo domatesi 20 tl 'ye alabilen bir insan şehrin geleceğine kafa yormaya vakit bulamıyor. Fırsatçılar, karaborsacılar, vicdansızlar arttıkça yaşam da zorlaşıyor ve zorlaşmaya devam edecek gibi de gözüküyor.
Su şebekelerinden su içmeye çekinen insanlar, civardaki kaynaklarında hijyenini kaybettiği söylentilerinin ardından su bulmak için büyük mücadele veriyor. Bir şişe su bile artık pahalı. Bunu söyleyince " Ucuz olan ne kaldı ki '' diye bir ekleme yapmanız mümkün!
Söyledim, söyleyeceğim ; faizle, israfla, fırsatçılık ile meşgul olmayı bırakıp nasuh bir tevbe etmeye muhtaç olduğumuzu idrak etmedikçe ahvalimizin düzelmesi çok zor!
Evi yıkılmış ve bu şehirde yaşamaya mecbur olan insanlara 10 bin tl kiraya ev vermek, sadece bireyin sorunu değil, toplumsal bir meseledir, bunu idrak edebilmek zorundayız. " Komşusu açken tok uyumanın" toplumdan soyutlanmayı gerektiren bir suç sayıldığı inancımız var ve bizler komşusundan bihaber yaşayan insanlar olarak kendimizi muhasebeye çekmek ve düzeltmek zorundayız. Başka bir çaremiz var mı?
***
Adana' da Hür Dava Partisi mensubu Sacid Pişgin namaz kıldıktan sonra saldırıya uğrayarak şehid edildi. Bu hadise şunu gösterdi : Seçim süreci boyunca Hüda-Par aleyhinde yayınlar yapan, hedef gösteren, yalan ve iftiralar ile karalama kampanyası yapan medya mensupları bu parti ve üyelerine karşı nefret suçu işledi! Bu nefret sözlü ve fiili olarak devam etti ve düşmanlıkta yine hududu aştılar ! Hiçbir alakası olmadığı olayları daha taze bir parti olan Hüdapara yıkıp onlara karşı nefret ve düşmanlık oluşturmak için algı yapanlar malesef araştırmaktan yoksun bir kitleyi kandırmayı başardılar.
Yaklaşık 10 yıl önce teröristlerin hunharca katlettiği Yasin Börü ve arkadaşlarının acısı hatırdan hiçbir vakit çıkmayacakken, yeni acılar eklenmektedir Müslümanların kalbine.
Müslümanların siyasetteki varlığını hazmedemeyenler var olmaya devam edecektir. Mesela ne hüda par ne de farklı bir partidir.
Ali Şükrü Bey'den bugüne samimi Müslümanların siyasi sahnedeki varlığına tahammül edemeyenler olmuştur ve olmaya devam edecektir.
Fakat ne Müslümanlar da yiğitler bitecek ne de İslam davası sahipsiz kalacaktır.
Var olsun İslam'ın ebedi gayesi!
Selam ve dua ile..