Müslüman imtihan olandır.

Hayat boyu imtihanlar devam edecektir. Bazen en ağır musibetler bazen nispeten daha hafif ancak güç getirdiği kadarı ile her zaman imtihana tâbi tutulacaktır Mü'min.

Çünkü inanç samimiyet ister, samimiyette ispat.

Müslüman için imanını ispat etmek başına gelen olaylarla mümkündür. 
Musibet başa geldiği ilk anda gösterilen sabır kişinin imtihan karşısındaki Mümin duruşunu ortaya çıkarır. İsyan etmeden, hüznünü yüreğinde yaşayan, acısını kalbine gömüp Rabbine karşı vazifelerini yapan, sabırla ve namazla Rabbinden yardım bekleyen Mü'min için dünya hayatı zor ve kasvetli olsa da bir ağacın altında bekleme süresi kadar kısa ve bu ölçüde önem kazanır. Dünyaya değer vermeyen, dünyadan nasibini almayı da ihmal etmeyen, önceliği ebedî hayatı olan Müslüman bu dengeyi koruma konusunda hassas davranıp, itidali elden bırakmayacaktır. 
Toplum olarak yanlış algılara önem  vermemek gerekmektedir. Müslüman bir insan vefat etmiş bir yakınına gözyaşı döküp , üzüldüğünde , ona '' Sen inançlı bir insansın nasıl üzülürsün? '' demek abesle iştigal etmektir. Çünkü inanç sahibi insan da üzülüp ağlayacak, acısını yaşayacak şu farkla ki isyan değil dua ile sabır edecektir.
Kulun bu çaresiz halleri, mahsun vakitleri daha çok dua edip, Rabbine daha çok yakınlaşmasına vesile olabilmektedir . İmanın gücünü en çok bu zorlu vakitlerde hissediyor insan.
Bu zor zamanlarda " Ateş düştüğü yeri yakarken '' bir damla su taşıyıp ateşi söndürmek yerine, kişiye manevi destek sağlamamak, onu acısına terkedip rahat zamanlarını beklemekte vefasızlığın en acı halidir... 
Taziye çadırlarımıza yeri gelmişken değinmeden edemeyeceğim. Bu çadırları çay ocağına çevirip, seküler muhabbetler edip, acısı olan taziye sahibine garsonluk yaptırmak ne kadar utanılası bir durumdur.
Bu çadırlar vefat eden kişinin yakınları taziyeleri kabul etsin, gelenler bir dua okusun diye kurulmalıdır . Politika, futbol muhabbetleri için değil!
İmtihan herkes içindir. Sadece acısı olan mı imtihan edilmektedir ?
Ya da imtihan sadece acı da mı vardır? Bakınız düğünler en mutlu günleridir insanların ve bu günlerde bir imtihan vesilesi olmaktadır.
Mahremiyete riayet edilmeden, hudutlar aşılarak yapılan düğünler, bir defaya mahsus denilerek haddi aşan durumlar da kişi için imtihandır, imâni bir sınavdır.
İsrafın hat safhada olduğu, erkeğin kredi bataklığında boğulmak zorunda bırakıldığı, sadece bir kerecik denilerek fütursuzca harcamalar yapılan düğünler de zorlu bir sınavdır Mümin gençler için. Bu konuda kolaylık gösterip,hassasiyetlere riayet eden insanlara ne mutlu ...
Sevdiklerimizi bir bir ahiret yurduna uğurluyoruz. Dünyanın hali her geçen gün daha kötüye gitmekte. İmanı korumak elde bir kor ateş tutmak kadar zor. Bize düşen havf ve recâ şuuru ile İslam'a sımsıkı sarılmak ve yaşamaya çalışmak bu kutlu dini. İslam'dan başka ne yol var ne de saadet kapısı.
Ulu Önderimiz, Efendimiz'in (sav) diliyle Rabbimize yalvarıyorum : 
" Ey kalpleri hâlden hâle çeviren Allah’ım, kalbimi dinin üzere sabit kıl. "
Müslüman gibi yaşayıp, Müslüman gibi ölmek ve hayatı hüsnü hatime ile noktalamak yegâne gayemiz olmalı. Ne politika, ne ekonomi ne geçici şeyler sonsuz bir hayattan daha evlâ değil.


Cahit Zarifoğlu ağabeyin duası ile yazımı tamamlıyor , sizleri Allah'a emanet ediyorum :
 " Allahım, 
Yol boyunca, 
Tarih boyunca, 
Başıboş bırakma bizi "