Yeni bir hicri seneye girerken , Müslüman ahali olarak hicri takvime ilgisizliğimize hüzünlenirken, seküler hayatın bizi getirdiği noktayı tefekkür ederek ürperdim. İki yüz yılı aşkın zamandır yüzümüzü döndüğümüz Batı Medeniyetinin bizi toplumsal iflasın eşiğine sürüklediği gerçek... 
Son yüz yıldır değişen rejim ve yeni hayat tarzı da bizi İslam'dan günbegün kopardı ve toplumun bir kısmı neme lazımcı, ben merkezci idealsiz bir yığın haline geldi. 
Depremler, salgınlar bile ibret olmadı; insanlar hırslarına hırs katarak daha da materyalist bir yaşamı benimsedi ve kiraları on katına, ürünleri yüz katına çıkarmaya devam etti durmadan... 
Depremin vurduğu Malatya'da 5 ayda kiralar yüzde yüzden daha fazla arttı ve kiracıların oturacak ev bulması neredeyse imkansız hale geldi. Ev bulanlar ise maaşlarının neredeyse tamamını bu ederi çok daha az olan evlere vererek zorlu bir hayata mecbur edildi. 
Maaşlara bir miktar zam yapıldığı haberleri bile ürünlerin beş katına çıkmasına yetiyor. Su uyuyor ancak fırsatçılar uyumuyor.
İnsanların acılarından, zor zamanlarından rant devşiren bu acınası dünyaperestler sözün bittiği yerdeler... 
 Bütün bu olanlar kıyametin habercisi, belki dünya hayatının son düzlüğü olarak algılanabilir ama Allahu alem.
 Bizleri küreselcilerin, sekülerlerin, küfür yobazlarının çektiği bataklığı görünce yegane kurtuluşun İslâm olduğunu daha iyi anlayan herkesin ' Keşke hakikaten İslam hükümleri olsaydı da fırsat verilmese idi bunlara ' dediğini duyuyorum daha gür bir şekilde.
Canilere, ana baba katillerine, yağmacılara dâhi hak ettiği cezayı vermemek elbette batıdan ithal edilen kanunların yetersizliğini , İslam'a ne denli muhtaç olduğumuzu herkese itiraf ettiriyor.
Bugün topluma baktığımızda , faiz ile bereketin günden güne kaçtığını, çöpe atılan, israf edilen ekmek ve gıdalar ile pahalılığın hiç olmadığı seviyelere ulaştığını, ana babaya isyanın, onlara zarar verenlerin artması ile evliliklerin neredeyse tükenme noktasına geldiğinin, kara borsacılık, fırsatçılık yapanların daha büyük hırs ile kontrolden çıktığının fotoğrafını daha net görüyoruz.
 İslâm'ın temsil edilmediği, hükümlerinin uygulanmadığı, sadece ölülere nasıl muamele edilmesi gerektiği konusunda hür bırakıldığı toplumda gidişat sizi de korkutmakta değil midir?
 İşte hicri 1445 . sene geldi. Artık her gelen senenin gidenden daha büyük musibetlerle geldiğini tahmin etmekte hangimiz zorlanıyoruz? Her geçen günün gidenden kötüye gittiğini itiraf etmekten hangimiz geriye duruyoruz? Peki sorunun kaynağını ve çözümünü söylemek neden pek çoğumuzun işine gelmiyor? Toplumda sayılan her bozukluğun ( istisnasız) İslam'a zıt fiiller olduğunu, İslam'a bağlanılırsa tamamının çözüme kavuşacağını hepimiz biliyorken neden çok azımız söylüyoruz?
Âl-i İmrân Sûresi 103. ayeti kerîmede Rabbimizin "Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O’nun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz. " çağrısına kulak vermeliyiz
 Ve yine aynı surenin 85. ayetinde "Kim İslâm’dan başka bir din arama çabası içine girerse, bilsin ki bu kendisinden asla kabul edilmeyecek ve o âhirette ziyan edenlerden olacaktır." uyarısını daima tefekkür etmeliyiz.
 Kısacık dünya hayatı uğruna sonsuz bir hayatı feda etmek akıl kârı mıdır?
1445 sene önce Mekke'den Medine'ye hicret eden kutlu nebinin ( s. a. v) bizi aydınlatan yolundan yürümeli, mübarek ayak izlerini berdevam takip etmeliyiz. Ebubekir'ce teslim olmalı, Ali'ce feda olabilmeliyiz.
Daima diri olan İslâm'ın sedasını, çağı aşan evrensel mesajlarını idrak edebilenlere ne mutlu! 
Bu münasebetle yeni hicrî senemizin hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allah'tan niyaz ediyor, siz değerli okurlarımdan ahirete uğurladığım anneciğim için dua okumanızı rica ediyorum. 
Ne mutlu O'na ki İslâm'ı biz evlatlarına tanıttı ve O'na hizmetin bizlere hayat gayemiz olduğunu öğretti. 
Biz razı idik Rabbim' de razı olsun... 
" İnna lillahi ve inna ileyhi raciun... "
Selâm ve dua ile...