Maserati’li Polis memuru Hüseyin Tayfun Üçgül öldü mü, öldürüldü mü? Yoksa intihar mı etti?

Dün Muğla’da aracında ölü olarak bulunan Hüseyin Tayfun Üçgül’ün başına gelenler, sosyal medyanın toplumsal vicdanımızda oluşturduğu erozyonun boyutlarını anlatma açısından hayati öneme sahip.

Kesin ölüm sebebi otopsiden sonra ortaya çıkacak ama muhtemeldir ki Üçgül;  toplu baskının, bilinçsiz hakaret ve küfrün, hadsiz ve ölçüsüz haksızlığın ve yargısız infazın kurbanı oldu.

Bilmeyen kalmamıştır ama yine de hadiseyi bir özetleyelim.

Bir polis ile bir avukat İzmir-İstanbul otobanında trafikte tartışırlar ve aralarında kavga çıkar. Manisa Soma Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırlamış olduğu iddianameye göre 22 Nisan 2023 günü saat 17.30 sularında otobanda 34 BJC 892 plakalı otomobil sürücüsü Avukat Fatih Uzun ile 48 TC 377 plakalı aracın sürücüsü Polis Memuru Hüseyin Tayfun Üçgül arasında tartışma çıkmış ve tartışma kavgaya dönüşmüştür. Avukat Uzun, Polis Üçgül’e yumruk sallamış ancak isabet etmemiş, Üçgül ise Uzun’un dizine tekme ile vurup yaralamıştır. İddianamede tarafların tartışırken sarf ettikleri sözler de yer alıyor. Avukat Uzun’un iddiasına göre Polis Üçgül kendisine, “Kimin kim olduğunu bilemezsin” derken,  Polis Üçgül’ün iddiasına göre ise Avukat Uzun kendisine, ”Senin plakan TC, bütün Cumhuriyet Savcıları ve mafyalar benim elimde, bu yere düşmenin hesabını sana soracağım, bu iş burada bitmedi.” demiş.

Hakikaten de avukatın dediği gibi iş orada bitmemiş-bitirilmemiş. Tüm Türkiye sathına, daha doğrusu sosyal medya sathına yayılmış.

Sosyal Medya’ya bir düşmeyiver.

Ne insafı var, ne vicdanı var bu medyanın…

Hak hukuk, hak getire…

Hani, bu medya hakkında kanun çıkmıştı.  Hani, herkes kafasının estiği gibi yazıp, çizemeyecek, paylaşıp beğenemeyecekti. Nerede, muhalefetin ‘sansür’ olarak nitelediği, uğruna kıyamet kopardığı dezenformasyon yasası…

Yasa çıktı ama değişen yok. Aynı tas aynı hamam…

Önce hadiseye evrensel hukuk ölçülerinde bakalım. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6/2.maddesine göre ‘Herhangi bir suç ile itham edilen kimse, suçluluğu yasal olarak ispatlayıncaya kadar suçsuz sayılır. ‘ Anayasamızın 38/4.maddesi de ‘Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılmaz. ‘ demektedir. Hukuk devleti olmanın gereği olan bu ilke, kesinleşmiş yargı kararı oluşuncaya kadar herkesi suçsuz kabul eder.

Meseleye bir de dini açıdan bakalım. Ne de olsa halkının kahır ekseriyeti Müslüman olan bir devlette yaşıyoruz. Hucurat 6’de Yüce Yaradan der ki, “ Ey iman edenler! Bilmeden birilerine zarar verip de sonra yaptığınıza pişman olmamanız için, yolda çıkmışın biri size bir haber getirdiğinde doğruluğunu araştırın.”

‘Bilmeden birilerine zarar verme’ sözü tam da konumuzla ilgili. Evet;  bilmeden, araştırmadan birilerine öyle bir zarar verildi ki… 

Polis Memuru Hüseyin Tayfun Üçgül muhtemeldir ki intihar etti. Sosyal Medya’daki linç kampanyasını psikolojisi kaldıramadı. Ailenin avukatı “Cinayet değil intihar. İlk bulgular intihar olduğunu ortaya koyuyor. “ şeklinde açıklama yaptı.>>DEVAM EDECEK