Yaz mevsimi ziyadesiyle sıcak geçiyor. Sıcakların özellikle Ağustos ayında had safhaya çıktığı , Eylül’ün ortalarına kadar da devam ettiği son yıllarda daha şedid şekilde tecrübe ediliyor. Ağaçların azalması, betonlaşma, nem oranındaki artış vs. pek çok sebep de gösterilebilir bu şiddetli sıcaklara. Ancak yaz mevsimi sadece beden üzerindeki tesiri ile değil ruhi ve psikolojik olarakta verdiği menfi etki ile insanların halet-i ruhiyesini değiştiriyor berdevam. Yaz, Müslümanlar için de bir imtihan mevsimi. Zira bu mevsimde gözleri haramdan sakındırmak, tesettüre riayet etmek normal zamanlardan daha büyük bir nefis mücadelesi haline geliyor. Sıcaklardan bunalıp bir deniz kenarına giden insanın bir defaya mahsus görerek bir takım tavizkâr hareketlerde bulunması, konserlerde, festivallerde çılgınlığa varan eğlenceleri meşru olmayan zeminlere taşıması bu mevsimde kişinin verdiği sınavın zorluğunu gösteriyor. Şuna inanıyorum ki sıcakların şu denli arttığı bir zamanda Allah’ın emrine riayet edip, tesettürün hakkını verebilen bir kadın büyük bir Mücahide temsilidir. Aynı şekilde sokaklarda gözlerini haramlardan sakındırabilen erkekte nefsine gem vurmuş yiğit bir pehlivandır… Deniz kenarlarında da, konser meydanlarında da, yoğun caddelerde de, Allah’ı unutmayan insan hakiki Müslüman örneğidir. Yaz üzerinde durmamın sebebi özellikle nefsin bu mevsimde daha çok rehavet gösterip, günaha meylini arttırmasıdır. Bir defaya mahsus görülen bazı şeylerin kişiye pahalıya mâl olması unutulmamalıdır daima… İnsan nefis taşıyan bir varlıktır. Nefsin meyli normal olandır. Ancak devamında olması gereken bu meyile helal olmayan bir şekilde karşılık vermek değil, bunu bastırabilmeyi başarmaktır. Bunda muvaffak olabilen kişi de biiznillah imanının tadını alacaktır.

Yazın sıcağı sadece insanları değil, kedi ve köpekleri yahut sokaklarda bize yaşam noktasında eşlik eden diğer canlıları da etkilemektedir. Bu da yazın imtihan olmasının bir diğer yönüdür. Çünkü bu hayvanların biçare hallerini görüp kayıtsız kalmak elbette bize yakışmaz.

"Fâhişe bir kadın, sıcak bir günde, bir kuyunun etrafında dönen bir köpek gördü, susuzluktan dilini çıkarmış soluyordu. Kadıncağız mestini çıkararak (onunla su çekip köpeği suladı). Bu sebeple kadın mağfiret olundu." [Müslim, Tövbe 155, (2245)] hadisi de bize bu hususun önemini anlatmaktadır. Bazen iyi niyetle yapılan bir iyilik kurtuluş vesilesi olabilir…

Küçük görülen bir iyilik veya küçümsenen bir taviz pek çok şeyi değiştirebilir. O yüzden yukarıdaki hadisi dikkate aldığımız kadar bir defacık önemsenmeyen şeylerin yol açabileceklerini de muhakkak göz önünde tutmalıyız.

Yazın yapılan festivallerin, konserlerin, etkinliklerin,düğünlerin meşru zeminde olmasını talep etmeli, olmuyorsa orada bulunmama hakkımızı kullanmalıyız. Bunun için bizi ‘gerici’ görüp, küçümseyenlere de aldırış etmemeli, kulak asmamalıyız…

Zira, Cengiz Numanoğlu’nun da dizelerinde ifade ettiği gibi :

"Ya Allah’a baş eğer, hiç kimseye eğmezsin;

Ya herkese baş eğer, hiç bir şeye değmezsin."