Bir iyiliğin sonunda yapılan en büyük kötülük, onu yaptığınız kişiye başa kakmaktır.

Çünkü hiç iyilik yapmamak, yapılan iyiliği başa kakmaktan daha insaflı bir tutumdur.

Karşılık bekleyerek yapılan ise iyilik değil ticarettir. Çünkü bir beklentiyle iyilik yapılmaz. İyilik gören vefasını gösterir, iyilik yapan ise unutur.

Vefa nasıl gösterilir peki?

İyiliği yapanın emellerine hizmet etmek vefa göstermek değil, iyiliğin mahkumu olmaktır.

Size iyilik yapan sizin üzerinizde tahakküm kurma hakkını kendinde görüyorsa, yaptığı iyiliği kârlı bir ticaret aracına çevirme peşindedir ne yazık ki.

Bazı durumlar vardır, insanlar tek yürek haline gelir, geçmişteki her şey unutulur, kavgalar gürültüler ve hatta savaşlar bırakılır; topyekûn hareket edilir.

Doğal afetler de böyledir. Mesela Türkiye’de bir felaket olduğunda normal vakitlerde hiç anlaşamadığı Yunanistan bile ‘karşılıksız’ yardım eder.

Aynı şekilde İsrail’de meydana gelen bir felakete, Türkiye yetişir. Bütün bunlar ‘insanlık gereği’ olan şeylerdir.

Bu durumlarda ne siyaset, ne ideoloji düşünülür, ne de çıkar hesapları yapılır.

Bambaşka iklimlerin insanları bile birbirlerinin yardımına karşılık beklemeden koşarken, kendi ülkesinin insanına, kendi çıkarları için yardım etmiş olanlar söylenecek sözün bittiği yere gelmişlerdir demektir…

Sosyal medyada çirkin bir üslûp var. İnsanların birbirlerinin yüzüne asla söyleyemeyeceği, aklına geldiğinde bile utanıp kendisine kızacağı şeyleri burada rahatlıkla yazması, video kaydına alıp paylaşması oldukça üzücü.

Son örneğini seçimlerden sonra gördük.

Deprem bölgesinde yaşayan vatandaşların siyasi tercihlerine saygısı olmayan bazı sosyal medya fenomenleri yahut kullanıcıları insanlığa sığmayacak sözler sarf ettiler, yazdılar, paylaştılar.

Bu çirkin paylaşımların sayısı belki de daha fazla olacaktı seçim ikinci tura kalmasaydı!

Deprem bölgesi özellikle takip edildi bu seçim sürecinde.

Çünkü şehrimiz de dahil olmak üzere burada yaşayan seçmenin vereceği kararı herkes merakla bekliyordu.

Seçmen tercihini Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhur İttifakından yana kullandı.

Seçimlerin seyrini en çok etkileyen sebeplerden biri de bence seçmenlerin sosyal medyada karşılaştığı ‘dil’.

Seçim süreci boyunca sosyal medyada bazı büyük hesapların ‘hesap soracağız, yargılayacağız’ gibi söylemler kullanan, ülkede yaşayan tarikat mensubu, dini hassasiyeti olan insanları hedef alan sert sözleri , Anadolu halkı tarafından tasvip edilmediği gibi, karar vermesinde de etkili oldu.

Ülkeye 20 senedir hizmet eden bir insan için ‘ hesap soracağız, yargılayacağız’ gibi çirkin üslûpla sık sık karşılaşan seçmen kararsız da olsa kararını netleştirdi ve biraz da ‘sahip çıkma’ psikolojisi ile hareket etti.

Sosyal medyanın küçümsenmeyecek bir etkisi var, bunu dikkate almalıdır herkes…

Seçimlerden önce eline mikrofon alarak ‘’sokak röportajı’’ adı altında, sadece kendileri gibi düşünen insanları konuşturup “işte anket” diyerek bir kesimin umutları ile oynayanlar, en çokta kendilerine yakın olan insanları aldatmaktadırlar.

Bu kurgu videoları izleyen tarafgirleri ise büyük ümitler ile bekleyip, hayal kırıklığı yaşamaktadırlar.

Yapılan anketler ise ciddiye alınmayacak kadar gülünçtür.

Seçimlerden önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yüzde 35 oy alacağını iddia eden sözde anketörler vardı.

Hangi ülkede yaşıyorlar, hangi kitleye anket yapıyorlar, orası da ayrı bir muamma…

Twitter’ın dili ile Anadolu’nun dili aynı değildir.

Bunu anlamak seçime giren her parti için önemlidir.

Seçim sonuçları göstermiştir ki bu ülkede hâlâ dindar insanlar çoğunluktadır.

Onların hassasiyetini ciddiye almadan büyük ittifaklara , büyük çabalara rağmen zafere ulaşmak güçtür.

Bizden söylemesi!

Selam ve dua ile…