Keşke okullarda her şeyden evvel Güzel Ahlak, Vatanperverlik, Tevekkül ve Dini şuur öğretilebilse.
Hatta bu öğretiler Üniversite zamanlarında bile hayat düsturu olarak anlatılabilse...
Belki bir parça da olsa bir kısım siyasilerde güzel ahlakın emaresi görülebilirdi.
Bugün ki siyasiler, öyle bir hissiyat, öyle bir zihniyet taşıyor ki, Erdoğan ne yaparsa yapsın hep kötülüyorlar, hep aşağılıyorlar, hem küçük düşürüyorlar.
Hem kendilerini hem milleti dışarıya karşı utanca boğuyorlar...
Hissiyatlarında kin ve öfke tohumları ekilmiş, zihinleri ise hala o ilkel, baskıcı, zalim dönem kokuyor.
Bazen o kadar aşırıya kaçıyorlar ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın her söylemi, her hareketi, her davranışı, her projesi, hem yeniliği, her iyiliği, her kazandırdığı eseri eleştirmekten geri durmuyorlar...
Zaten kendileri de açıkça demiyorlar mı, “Biz muhalefetiz, AKP’nin yaptığı iyi şeyler dahi olsa, onları övecek değiliz, eleştiririz” diye.
Yani güzel ahlak bir tarafa ne siyasi ahlakları ne üsluplar ne jargonları var...
Bazen eleştirirken “biz yanlışı eleştiriyoruz, bu aslında doğru” denilen şeyleri bile akıllarına getirmiyorlar.
Hatta Erdoğan, terör örgütü PKK’dan FETÖ’den DAİŞ’ten bahsettiğinde bile sanki bu örgütlerin sözcüleriymiş gibi Erdoğan’ı eleştirmekten geri durmuyorlar...
Biz bazı muhalif kesimlerin böyle olduğunu düşünüyorduk, şimdi buna yenileri eklendi.
HDP’den çok PKK terör örgütünü savunmaktan geri durmuyorlar. Terörün arkasına sığınan, teröre sırtını dayayandan daha çok savunuyorlar...
Allah kimseyi bu hale düşürmesin. Dedik ya, güzel ahlak lazım diye. Bence bu siyasiler yemin etmeden önce güzel bir siyasi ahlak dersinden geçerek göreve başlasa idi daha iyi olurdu...
En çok başarılı oldukları şey ise, asla söyledikleri yalanı terk etmiyorlar, yalanlarını yalanmak adetleri değil.
Seçim yaklaştığı için ellerindeki tüm kozları, mermileri sonuna kadar harcıyorlar...
İçlerini o kadar büyük bir korku sarmış ki, kaybettiklerinde onları neler beklediğini çok iyi biliyorlar.
Bu yüzden asla kaybetmemek için her türlü yalana, ahlaksızlığa, çirkinliğe, pisliğe sarılıyorlar...
En çok da ifrit olduğum şey, Adalet sadece kendilerinmiş gibi davranıyorlar.
Adalet kavramı sadece kendileri için lazım. Kendilerinden olmayana adalet yok, kendi fikirlerini taşımayanlara adalet yok, haksızlığa ve zulme uğrayana da adalet yok.
Yalnız kendilerine var, başkasına yok...
Ama adalet herkes içindir bay muhalefet. Kendi yandaş medyan yalan yanlış haberler servis edecek, halkı kin ve düşmanlığa sevk edecek, halkın değerlerini aşağılayacak ama bir ceza da almayacak.
Neden çünkü o muhalefetin medyası ve dokunulmazlığı var...
Kusura bakma muhalefet efendi, her başınız sıkıştığında adalet, barış, demokrasi, özgürlük kavramlarının ardına saklanarak yaptığınız kötülükleri, pislikleri, ahlaksızlıkları örtemezsiniz. Bu halk buna müsaade etmez...
Adalet çok yürümekle de olmuyor, adaleti öğrenmeyi herkesi eşit görerek başlayabilirsiniz.
Sadece size dokunulduğunda değil, mazluma ve haksızlığa uğrayanlara da adalet isteyeceksiniz...
Ahlaklı siyaseti ise, ancak hoş görerek öğrenmeye başlayabilirsiniz. Mesela İktidarın yaptığı iyi ve güzel işleri de övebilirsiniz.
Millete yapılmış her hizmeti baştacı edebilirsiniz...
Ama kime neyi anlatıyoruz öyle değil mi?
Zihniyet belli, ahlak belli. Hatta emir ve talimat aldıkları yer bile belli.
Bir yere bağlı oldukları ve buna göre hareket ettikleri de belli...
Allah kimseyi bu hale, bu zihniyete, bu hissiyata düşürmesin.
Allah zalime de fırsat vermesin...