Devletin engelli olarak tanımladığı, engellilik oranına göre de sosyal destek programı kapsamında bir miktar da maaş verdiği kişilere sesleniyorum.

Bakıyorsunuz bindiği belediye otobüsleri, tren, vapur eğer şahsa ait değil ise hepsi bedava.

İyi de devlet sana bu hakkı ihtiyacını karşılayasın diye vermiş.

Aslında bu konuda bir çalışma yapılıp sınırlandırılma getirilebilir.

Mahallenin birinde oturan bir vatandaşın evdeki suyu beğenmeyip günde 5-6 defa merkez yeni camiden su taşıması mı dersiniz.

Sıtmapınarı, Öğretmen evi veya belediye önü sanat sokağı gibi yaklaşık 100 adım aralıktaki mesafede bedava diye otobüsü bekleyen mi dersiniz.

mahalleden merkeze bir ekmek almaya giden mi dersiniz.

Akpınar da soğuk su içmeye giden mi dersiniz.

Hiçbir durakta inmeden 5-6 sefer otobüs muavini gibi gezen mi dersiniz.

Kentin her yanında durum aynı.

Ayağında son moda bir ayakkabı, giyimi marka elinde iPhone telefonu ile otobüse binip de kartımda param yok diyen mi dersiniz.

Merkez durakta binip de kartımda para kalmamış diyen mi dersiniz.

Ne derseniz deyin.

Üçkâğıtçılığı öğrenmişiz.

Üstelik bu hareketi kazanç sanıp yaptıkları hareketlerle hava atanlar bile var.

Bu örnekleri çoğaltmak mümkün tabi ki.

Güzel bir hizmet sunuluyor.

Allah razı olsun.

Ama hor kullanınca da olmuyor.

İşi olana sözüm yok.

Şunu da unutmamak gerekir.

Burada sadece senin benim değil, tüyü bitmemiş yetimin hakkı da var.

Ayrıca yürümek sağlığa yararlıdır diye konunun uzmanları sürekli açıklamalar yapıyor.

Biraz da bu öğütlere uymak gerekir.

Biraz da verilen hizmetlere şükredin.

Verilen haklarınızı da ihtiyaç ölçüsünde kullanın.