Fatih Sultan Mehmet Han için fethin sembolu Ayasofya Camii ne ise, Cumhurbaşkanı Erdoğan için de öyledir. Zira Ayasofya Camisi’nin yeniden ibadete açılması C. Erdoğan’ın bir zihniyete karşı başlattığı davanın neticesidir...

O günki kafa, Fatih’in fetih sembolünü müzeye çevirip ibadete nasıl kapattı ise, bugünki irade ve güç de o fethin sembolünü bu zihniyetin varlığına ve baskısına rağmen yeniden ibadete ve halkın hizmetine açtı...

O gün ki zihniyet, sadece bir camiye zincir vurmadı. Aynı zamanda bu Müslüman ahalinin de inancına, kutsalına, değerlerine zincir vurmak istedi. Nitekim Ezan-ı Muhammedi’nin Türkçe olarak okutulması ve Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun çıkarılma mahiyeti de bu minvalde olmuştur...

Halka baskıyla, kanun zoruyla, inancından vazgeçiremezsiniz. İnancını yok edemezsiniz, ayaklar altına alamazsınız, ortadan kaldıramazsınız...

O gün ki zihniyetin tohumu olan muhalefet de aynı kafayla hareket ediyor. Halkın değerlerini, inançlarını, kutsallarını hiçe sayıyor. Kanunla korunanlar nasıl ki hakaret edildiğinde cezaya maruz kalıyorlarsa, Allah’a, Kur’an’a, Peygambere ve halkın kutsallarına da hakaret edildiğinde kanunla korunmalıydı...

Ne yazık ki birileri bu hakaretleri ettiğinde en fazla birkaç hafta yargılanabiliyor ve sonrasında serbest kalabiliyor. Bunun birçok örneğini geçtiğimiz günlerde yaşadık...

Bugün ki muhalefet, bu halkın isteklerine cevap verebilecek bir durumda değil. Çünkü bunlar iktidara geldiğinde halkın değerlerini korumaktan çok, o değerleri yok etmek için iktidarın gücünü kullanmak isteyeceklerdir...

Belki bu yüzden halk 80 yıldır bu muhalefeti iktidara getirmek istemiyor, ülkeyi idare etmelerine razı değil. Aksi bir durumda illaki bir seçimde yeniden iktidar seçilebilirlerdi...

Hele ki son 20 yılda seçimleri kaybeden bu muhalefet, halkı aldatarak iktidara gelebileceğini düşünüyor. Yalan, hile, fırıldaklık ve iftiralarla iktidarı kötülemeye çalışan bu muhalefet, kendi içinden çıkmış adamlarla değil, devşirme, batının uşağı, yabancı danışmanlarla ülkeyi yönetme hayali kuruyor...

Birileri milletin gözünün içine soka soka bu adamları gösterdi. Açıkça ilan etti, bizi yönettiği gibi, Türkiye’yi de batı yönetmek istiyor demek istedi. İngiliz ve Amerikan tefecileri, IMF artıkları ve Amerikan emperyal ekonomist bozmaları ile Türkiye’nin ekonomisini idare etmek istiyorlar...

Yanına da almış 5 yaverini aklın sıra ülke idare edecekler. Esasen kendisi değil, batılı güçler bu ülkeyi idare etmek istiyor. Çünkü son 20 yılda Türkiye’nin hayal edilemeyecek derecede büyümesi ve güçlenmesi onların da işine gelmiyor...

Onlara göre Türkiye haddinden çok fazla büyüdü, kendi kendine yetebiliyor, kendi savunma silahını üretiyor, dışa bağımlılığı azalıyor, büyük güçlere kafa tutuyor, Akdeniz ve Karadeniz’de hakimiyet kurma peşinde, Türki Cumhuriyetler ve Orta Doğu ülkeleri başta olmak üzere birçok ülke ile ilişkileri güçlü ve kalıcı çözümler üretiyor, Rusya ve Ukrayna krizinde tek güçlü arabulucu, dünyanın gözdesi haline geldi, Erdoğan’ın önünde kimse duramıyor ve ülkeyi 20 yılda hayal edilemeyecek bir seviyeye getirdi...

Çok haklılar. Türkiye eski Türkiye değil. Sözü muteber, Orta Doğu’da en güçlü söz sahibi, kimseye eyvallahı olmayan, dünya mazlumlarının sesi, dayanağı ve destekçisi olan bir devlet oldu...

Onlar dahil kimse bu kadar kısa bir zamanda Türkiye’nin bu derece güçleneceğini düşünmemişti. Şimdi bunu tersine çevirmek için sinsi planlarını devreye koymaya çalışıyorlar. Maşa olarak da muhalefeti kullanmak istiyorlar. Muhalefet de onlarsız hiçbir şey olmadıklarını biliyor. Yoksa bu kadar finansal, siyasi ve ekonomik güce kavuşmaları mümkün değildi...

Türkiye ne kadar büyükse, düşmanları da o kadar büyük ve tehlikeli. Muhalefeti küçümsememek lazım...