Malatya Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı Ergül Günaydın, konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada verilen taban fiyatın maliyeti karşılaşmadığını hatırlatarak şöyle konuştu:

“2023 yılı Temmuz ayında 11 lira 50 kuruş olarak belirlenen çiğ süt tavsiye satış fiyatına, yüzde 17,39 oranında zam yapan Ulusal Süt Konseyi (USK), çiğ süt tavsiye satış fiyatının 22 Ocak 2024'ten geçerli olmak üzere net 13,5 TL'ye çıkardı. 6 Aylık enflasyonun yüzde 37 olarak gerçekleşti. Bunun yanında tarımsal enflasyonun tüketici enflasyonundan daha olması üreticiyi zorluyor. Tarımsal işletmelerin sürdürülebilir üretim yapabilmeleri için maliyet + yüzde 20 kar oranına getirilmeli ve buna göre bir fiyat politikasının belirlenmesi gerekiyor. Belirlenecek olan süt taban fiyatının en azından 18 TL olması gerekiyor. Aksi takdirde yetiştirici ve üretici zarar eder. Şu an Ulusal Süt Konseyinin vermiş olduğu rakam üretim maliyetlerin çok altında bir rakam. Yani maliyeti aşağı yukarı 15 TL civarı. Buna birde yüzde 20 kar payı koyduğunuz zaman fiyat minimum 18 TL ediyor. Her geçen gün enerji fiyatı olsun, yem fiyatları olsun, veterinerlik, ulaşım hizmetleri, ilaçlar anlamında girdiler artıyor, üretici sıkıntı yaşıyor. Bu da böyle devam ettiği sürece hayvanların kesime sevk edileceği anlamına geliyor" dedi.


Sütün Değeri Artırılmalı


Süt fiyatlarının düşük olmasının büyükbaş yetiştiricilerini hayvanlarını satma eğilimine yönlendirdiğine dikkat çeken Günaydın, yaşanan durumun yetiştiricileri et ithalatına sevk ettiğini söyleyen Günaydın,

"Ana olmadan dana olmaz. Dana olmadan da et olmaz mantığıyla, sütün üretim maliyetlerinin üzerinde ve üreticinin döngü sağlayabileceği kadar bir destek olması lazım. Ya da değerinde satılması gerekiyor ki üretici hayvancılığa devam etsin. Köydeki insan köyünü terk edip şehirde çok cüzi işte asgari ücretle çalışmasının düşünülmesi gerekiyor. Hem sosyal anlamda hem de ekonomik anlamda bakıldığında sütün değerinde satılması gerekiyor. Bunun içinde şu anki rakamın yetersiz olduğu zaten aşikâr. Bu anlamda da bu ülkedeki bütün illerde ciddi sıkıntı ve tepkiler meydana gelmektedir. Et Süt Kurumu 600 bin büyükbaş hayvan ithalatı gerçekleştirdiğini biliyoruz. Bu da bir üretim döngüsünün olmadığını gösteriyor. Bu üretim döngüsü de zaten sütten geçiyor. Yani anaç sığırlar olmadan, ülkenin geleceğini sağlayacak olan damızlık materyal olmayacak. Çünkü süt gerçekten değer fiyatında satılmış olsa üreticiler işletmesindeki kapasitelerini arttıracak. Yani küçülmeye gitmeyecek. İthalata da gerek kalmayacak."


Hayvancılık Sektörü Günden Güne Küçülüyor

"Bugün ithalata verilen desteğin kesinlikle üreticilere verilmesi gerekiyor. Sütün değeri açısından çok ciddi bir rakamda da süte destek verilmesi lazım. Destek verilmediği sürece hep küçülüyoruz. Bir düşünelim; bir işletmede adamın on tane sağmal hayvanı olduğunu. Satıyor bir tanesini yeme veriyor. Satıyor bir tanesini başka ihtiyaçlarını karşılıyor. Maliyetler çok yüksek direnemiyor. Süt değerinde satıldığı zaman, yetiştiricinin hayvan satmasına gerek kalmayacak. Bugün uygulanan üretim modelinde ise hayvancılık günden güne küçülüyor. Küçülmeye devam ediyor ve ithalata yöneliyor. Bu durum karın güneşte erimesi gibi. İthalat da çok doğru bir şey değil. Kendi üreticimizi destekleyelim. Bu desteklerin başında ise TMO tarafından depremzede üreticilere yem desteği sağlanmalı. TMO Genel Müdürlüğü ve Malatya'daki TMO Ajansımızla, deprem nedeniyle hayvan beslemede zorluk çeken yetiştiricilerimiz mevcut. Bu üreticilerimize en azından maliyetleri doğrultusunda, hayvanların yaşamsal döngüsünü sağlayacağı miktarda arpa mısır olmak üzere yem talebinde bulunduk. Bu şekilde bir destek olursa bu sıkıntılı süreçte üreticilerimizin biraz daha nefes almasına katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Bununla ilgili de bir geçen yazışma yaptık. Sonuç çıkacağını tahmin ediyorum" dedi.